O günlerde Avrupa matbuatında bir ecnebi muharrir tarafından Gazi hakkında yazılmış bir tasvir çıkmış. Bir aralık arkadaşlardan biri bundan bahsetti. Bu yazıda Gazi'nin asîl ve kahraman bir portresi yapılmak istenilmiş. Fakat maneviyatından ziyade maddî vasıflarına ehemmiyet verilmiş. Saçlarının, yüzünün ve gözlerinin rengi, kafasının biçimi tasvir edilmiş. Fevzi Paşa, arkadaşımızın sözlerini dinledikten sonra biraz gülerek şöyle demişti: - Güzel, fakat bu zavallı muharrir başının yalnız haricî şeklini görmüş. Onun içerisine nüfuz edememiş. Halbuki asıl oraya nüfuz etmek lâzımdı...
Birçok olumlu kavram gibi edebiyat hakkında da olumsuz önyargılar yerleşmiş toplumda. Bunlardan biri de "edebiyat yapmak" deyimi. Bu deyimle boş konuşmalar, hayal ürünü, hiçbir işe yaramayan düşünceler ve gerçeklere dayanmayan bir değersizlik ortamı kastediliyor. Oysa edebiyat dünyanın en ciddi işidir. Hiçbir gelişmiş toplumda edebiyat böyle bir deyimle kirletilmemiş, aksine hep toplumun en üst değerleri arasında yer almıştır. Bu saygıyı gösteren ve göstermeyen toplumlar arasındaki farkı görmek istiyorsanız, bir Avrupa ülkelerine bakın bir de bize ve Ortadoğu ülkelerine. Durum ortada değil mi!
Reklam
Avrupa ve Amerika kitle iletişim araçları kendisini tam bir sü kût ambargosuna tâbi tuttular. Hakkında tek kelimeyle dahi söz etmez ve Garaudy’ye hiç söz hakkı tanımaz oldular.
Sevr Antlaşması yalnızca devlet olarak değil, millet olarak da Türk milletinin varlığının yok edilmesidir. Sevr Antlaşmasının uygulanmamış olması, bu antlaşmanın imzalanmadığı anlamına gelmez. Sevr'i yazanların ve altına imza atan Avrupa devletlerinin Türkiye ve Türk milleti hakkında düşündüklerini ortadan kaldırmaz.
Sayfa 178 - Alfa YayıncılıkKitabı okudu
Dinler hakkında mütalâalar, felsefi mesleklere göre değişiyor. Bundan dolayı dinler hakkında yazılan eserleri tedkik etmeden evvel müelliflerin mensup olduğu felsefi mesleği bilmek lâzımdır. Böyle olmazsa, insanın elinde hakikat miyarı ve tedkik ölçüsü bulunamayacağından zıt fikirlerin oyuncağı olur ve yazılan şeyi ya sebepsiz reddetmek veyahut muhakemesiz kabul eylemek zorunda kalır. Özellikle son Avrupa eserleri hep ilmî kisveye bürünmüş olarak yayınlandığından "ilim, fen" kelimesinin meftunu olanların ilmî olmayan fikirlere kapılması çok mümkündür.
Sayfa 54
Büyük zaferden sonra dünya Türk ordusunun nerede duracağını merak etmektedir. Bu bağlamda ABD'li gazeteci Richard Eaton'a 13 Eylül 1922 tarihinde demeç veren Mustafa Kemal aynı soruya muhatap olmuştur. (Atatürk'ün Bütün Eserleri, 1922, cilt: 13, s. 279) O söyleşideki soru ve yanıtlar şöyledir: Eaton: İstanbul'u almak ve Üsküdar
Sayfa 53 - Alfa YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.