Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Aybüke

Aybüke
@aybukecyl
Gıda mühendisi
7 okur puanı
Haziran 2020 tarihinde katıldı
Özgürlük, özgünlüktür... Kendi gibi olabilme cesareti gösterebilen korkusuzların parmak izidir... Dilediğini yapabilmek değil, ne dilediğinin farkında olmaktır. "Başkası ne der?" kaygısıyla yaşamak yerine, başkası için yaşamaktan, vazgeçebilmektir. Kaybetme korkusundan arınmak değil, kaybetme ihtimaline rağmen cesaret göstermektir. Göze almak değil, gözden çıkarabilmektir özgürlük... Ve özgürlük, doğuştan kazanılmış bir haktır. Hiç kimse özgürlük hakkını sonradan öğrendiği korkulara, kaygılara, şüphelere ve değersizliğe feda etmemelidir.
Reklam
Nimetler bağlamında rutin rahmettir oysa. Sabah işe gidilen, akşam mutlu yuvaya dönülen, hafta sonları gezmeye gidilen hayatlar nimettir, rahmettir ve şükre vesiledir. Rutinden şikayet edeni, rutinini bozarak imtihan eder ya da edebilir Allah, dikkatli olmalı. İşinle evin arasına bir hastane koyar, bir mahkeme koyar, bir mezar koyar uğramayınca uyuyamadığın; o vakit hayatın rutin olmaktan çıkar ama iş işten geçmiş olur...
Sayfa 42
"Ne yolla olursa olsun güldürmeliyim; öyle yaparsam, o bahsedilen 'yaşantının' dışında kalsam bile önemsemezler; her durumda, insanların gözüne batmamalıyım; ben bir hiçim, rüzgarım, havayım"

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Dış dünyaya durmaksızın gülümseyen yüzümü gösterirken, iç dünyam ölüydü. İşte bu bin derdi tek bir saç teliyle taşımak gibi, yağa ter karıştırmak gibi bir çabaydı.
Böylece aklıma şaklabanlık yapmak geldi. Bu, benim insanlarda son sevgi arayışımdı. Bir yandan onlardan son derece korkarken, diğer yandan bir türlü aklımdan çıkaramadım. Böylece, şaklabanlık sayesinde ince bir çizgiyle insanlarla bağımı koruyabildim.
Reklam
Yine de, intihar etmeden, çıldırmadan, siyaset konuşarak, ümitsizliğe kapılmadan, teslim olmadan yaşam mücadelemi sürdürüyorum.
Artık ne mutlu ne de mutsuzdum. Her şey geçip gidiyor. Bu zamana kadar yaşadığım, soğuk bir cehennemi andıran sözde "insan" dünyasında tek gerçek şey bu. Her şey geçip gidiyor.
Tesadüflerin oyuncağı olacak olduktan sonra ne diye bir irademiz vardı ? Kullanamadıktan sonra göğsümüzü dolduran hisler ve kafamızda kımıldayan düşünceler neye yarardı ?
İşte, iki gözüm, ciltlerle kitabın, saatlerce tefekkürün yapamadığı işi iki kirli kağıt başarır. Sen ruhumuzun bu kadar ucuz bir bedel mukabilinde takla atmasını haysiyetine yediremediğin için belki daha asil sebepler peşinde koşarsın, gökyüzünde birkaç yüz metre daha yükselen bir bulut, yahut ensene doğru esen serince bir rüzgar, yahut o esnada aklına gelen zekice bir fikir, sana bu değişmenin sebebi gibi görünmek ister. Fakat söz aramızda, iş bunun tamamiyle aksinedir, cebimize giren iki lira sayesindedir ki havanın biraz açıldığını görmek, rüzgârın serinliğini hissetmek, hatta akıllıca şeyler düşünmek mümkün olmuştur...
Günün birinde ya çıldıracağız, ya dünyaya hakim olacağız.
Reklam
Bana öyle geliyor ki, hakikaten yapabileceğimiz bir tek iş vardır, o da ölmek.
Başkasına merhamet etmek, ondan daha kuvvetli olduğunu zannetmektir ki, ne kendimizi bu kadar büyük, ne de başkalarını bizden daha zavallı görmeye hakkımız yoktur.
Bütün yakınlaşmalar, bütün birleşmeler yalancıdır. İnsanlar ancak muayyen bir hadde kadar birbirlerine sokulabilirler, üst tarafını uydururlar ve günün birinde hatalarını anlayınca, yeislerinden her şeyi bırakıp kaçarlar. Halbuki mümkün olanla kanaat etseler, hayallerindekini hakikat zannetmekten vazgeçseler bu böyle olmaz. Herkes tabii olanı kabul eder, ortada ne hayal sükût, ne inkisar kalır.
Hayatımızın, birtakım ehemmiyetsiz teferruatının oyuncağı olduğunu, çünkü asıl hayatın teferruattan ibaret bulunduğunu görüyordum. Bizim mantığımızla hayatın mantığı asla birbirine uymuyordu. Bir kadın, trenin penceresinden dışarı bakabilir, bu sırada bir kömür parçası kaçar, o ehemmiyet vermeden bunu ovuşturur ve bu minimini hadise dünyanın en güzel gözlerinden birini kör edebilirdi. Yahut bir kiremit, hafif bir rüzgarla yerinden oynayarak, devrin gıpta ettiği bir kafayı parçalayabilirdi. Göz mü mühim kömür parçası mı, kiremit mi mühim kafa mı, diye düşünmek nasıl aklımıza gelmiyorsa ve bütün bunları nasıl hiç mütalaa yürütmeden kabule mecbursak, hayatın daha başka türlü birçok cilvelerine de aynı tevekkülle katlanmaya mecburduk.
Sayfa 141Kitabı okudu
Seni seviyorum... Deli gibi değil, gayet aklı başında olarak olarak seviyorum...
Sayfa 139Kitabı okudu
Hayat ancak bir kere oynanan bir kumardır, ben onu kaybettim, ikinci defa oynayamam...
Sayfa 164Kitabı okudu