Aycan Biçer
@aycanbcr
Ruhlarımız buluşur elbet Tanrı Dağı’nda!
instagram.com/aycannblogg?igs...
324 okur puanı
Ağustos 2021 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
Martin Eden ile tanıştığım Jack London'a hayran olmuştum. Uzun süre etkisinden çıkamamış en sevdiğim kitaplar arasına girmişti. Yazarın diğer kitaplarını da oldukça merak ettim ve Kızıl Veba'yı okumaya karar verdim.
Kızıl Veba 1912 yılında yazılmasına rağmen kitapta yer alan salgının 2013 yıllarında yaşanıyor olduğu anlatılmaktadır. Kitap bir hastalığın yayılmasıyla başlar. Hastalığın en net belirtilerinden biri de insanları hastalığı kaptıkları andan itibaren vücutlarının kızıla bürünmesidir. Yakalanan her insanı öldüren bu hastalık çok az insana bulaşmamıştır. Bu insanlardan biri olan Granser bir zamanlar başarılı bir profesörken ortaya çıkan salgınla beraber yaban hayatı yaşayan bir ihtiyara dönüşür. Tüm bu salgın ve salgın sürecini yıkılan uygarlıklarını, yiten insanlığı anlatan Kızıl Veba Jack London'un sevdiğim eserlerinden biri oldu.
Bu kitapta biraz 
José Saramago 
Körlük tadı aldım. Elbette olayların hemen hemen birbirine benzerlik sağlaması ve bir salgın üzerinden ilerliyor olmasından kaynaklanıyor. Her iki kitapta da şunu anlamak mümkün: normal zamanlarda görevleri, mevkiileri, kazançları, statüleri ne olursa olsun toplumu ilgilendiren bu gibi durumlarda insanlar, yanlızca kendini düşünebilecek duruma geliyor, hatta kendi çıkarları uğruna bir başkasının yaşamını kolaylıkla tehlikeye atabiliyor. Ortada ne mevkii ne statü kalıyor. Herkes ama herkes eşitleniyor ve üzerine makaleler yazılan, yıllarca kitaplara konu olan uygarlıklar yıkılıveriyor. İnsanlıktan geriye yalnızca insanlar kalıyor.
Öncelikle bu kitabı okumaya başlayacaksanız ilginç bir kitapla karşılaşacağınızı söylemek isterim. İlginçlik sayfa düzeninden başlıyor. Normal okuduğunuz kitap sayfalarının çok tersi bir düzen de ilerliyor. Temasının iki farklı günlük üzerine kurulu olması ve bu günlüklerin ardı ardına sayfalarda değil erkek karakterin çift, kadın karakterin ise tek sayılı sayfalarda yer alıyor olması kitabı öncelerde okumayı biraz zorlaştırıyor olsa da alıştıktan sonra zevkli bile kılıyor diyebilirim.
Ayfer Tunç ile 
Aşıklar Delidir ya da Yazı Tura kitabında tanışmıştım. Taa o zamandan fark etmiştim farklı bir kalemi olduğunu. Suzan Defter' de de gerek aşkı, gerek insan ilişkileri, gerekse aile içi ilişkileri ele alışıyla mükemmel bir kitap çıkarmış ortaya.
Gelelim kitabımızın konusuna. Kitap iki karakter üzerine temellendirilmiş olup bir erkek ve bir kadının günlüklerinden oluşuyor. Bir ev ilanı ile yolları kesişen bu iki karakterin birbirleriyle olan ilişkileri, aile ilişkiler ve aşklarını konu alıyor. Sadace ana karakterler üzerinde değil diğer karakterlere de yer veriş biçmi ve derinlemesine anlatım tarzıyla çok sevdiğim bir kitap oldu. Mutlaka kendinizden bir parça bulacağınız noktalar olacaktır. Okumanızı kesinlikle tavsiye ederim
Okur Takip Önerileri
