Şiir, şuurla şuuraltının kavşak noktasında beliren bir dumanlı ruh hâlinin ifadelendirilmesi gayretine benziyor. İlkin bizi biraz memnun eder gibi görünen bu târif yönelişinin önüne iki zorluk dikilir: Birincisi, bu kavşak noktası belirsizdir. Psikolojiye pek danışmadan, şuurdan şuuraltıya doğru gittikçe azalan şuur derecelerinin basamaklarından mürekkep bir merdiven tasarlanırsa, böyle bir kavşak noktası olmadığına bile hükmedilebilir. O halde şiir, bu merdivenin her basamağında aydınlıktan karanlığa ve karanlıktan aydınlığa her ikisinden de kaçtığı için gidip gelen, ifadesi imkânsız bir ruh halinin ifadesi gibi bir şey olacaktır.
Aklı başında olan herkes, insanın gözünün iki nedenden dolayı şaşkınlık geçirdiğini ve iyi görmediğini bilir. Birinci neden, insanın aydınlıktan karanlığa geçmesi, ikinci neden ise karanlıktan aydınlığa çıkmasıdır. Bu, beden gözü olduğu kadar akıl gözü için de geçerlidir. Bu gerçeği idrak eden kişi, kafası karışmış ve görüşü zayıflamış bir kişiyle karşılaştığında onun durumuna gülmemeli ve şu soruyu sormalıdır: Bu adamın akıl gözü daha aydınlık bir dünyadan geldiği için mi alışkın olmadığı karanlığı yadırgamaktadır, yoksa karanlıktan aydınlığa geçtiğinde karşılaştığı yoğun ışıktan dolayı mı körleşmiştir? Bunların ilki mutlu olunacak ve beğenilecek, ikincisi ise acınacak bir durumdur, zira karanlığı yadırgayan göz, aydınlık dünyaya gelmiş demektir. Dolayısıyla, ona gülen kişinin asıl kendisi gülünç duruma düşer, ama karanlıktan aydınlığa geçtiği için iyi göremeyen bir kişi başkalarının ona gülmesini hak etmiştir. Eflatun,Devlet
Sayfa 5 - Koridor
Reklam
Aklı başında olan herkes, insan gözünün iki nedenden dolayı şaşkınlık geçirdiğini ve iyi göremediğini bilir. Birinci neden, insanın aydınlıktan karanlığa geçmesi, ikinci neden ise karanlıktan aydınlığa çıkmasıdır. Bu, beden gözü için olduğu kadar akıl gözü için de geçerlidir. Bu gerçeği idrak eden kişi, kafası karışmış ve görüşü zayıflamış bir kişiyle karşılaştığında onun durumuna gülmemeli ve şu soruyu sormalıdır: Bu adamın akıl gözü daha aydınlık bir dünyadan geldiği için mi alışkın olmadığı karanlığı yadırgamaktadır, yoksa karanlıktan aydınlığa geçtiğinde karşılaştığı yoğun ışıktan dolayı mı körleşmiştir? Bunların ilki mutlu olunacak ve beğenilecek, ikincisi ise acınacak bir durumdur, zira karanlığı yadırgayan göz, aydınlık bir dünyadan gelmiş demektir. Dolayısıyla, ona gülen kişinin asıl kendisi gülünç duruma düşer, ama karanlıktan aydınlığa geçtiği için iyi göremeyen bir kişi başkalarının ona gülmesini hak etmiştir. Eflatun, Devlet
Platon'un Mağara Benzetmesi
Şimdi, Dedim, insan denen yaratığı eğitimle aydınlanmış ve aydınlanmamış olarak düşün. Bunu şöyle bir benzetmeyle anlatayım: Yeraltında mağaramsı bir yer, içinde insanlar. Önde boydan boya ışığa açılan bir giriş... İnsanlar çocukluklarından beri ayaklarından, boyunlarından zincire vurulmuş, bu mağarada yaşıyorlar. Ne kımıldanabiliyor ne de
Platon (Eflatun) Devlet Adlı kitabın da gecen Mağara Benzetmesi sayfa 231 -237Kitabı okudu
Aydınlıktan yarı karanlığa öyle yavaş geçmişlerdi ki , ne kaybettiklerinin hemen hiç farkında değillerdi .
Eflatun-Devlet
Aklı başında olan herkes, insan gözünün iki nedenden dolayı şaşkınlık geçirdiğini ve iyi göremediğini bilir. Birinci neden, insanın aydınlıktan karanlığa geçmesi, ikinci neden ise karanlıktan aydınlığa çıkmasıdır. Bu, beden gözü için olduğu kadar, akıl gözü için de geçerlidir.
Reklam
619 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.