Ölsem ayıptır, sussam tehlikeli; Çok sevmeli öyleyse, çok söylemeli.
Sayfa 43
Neyi anlatsam, onu kaybediyorum. Hemen bir örnek verebilirim-bunu anlatayım bari: Dünyanın her yerinde hırsızlık vardır. Hırsız olmayansa pek azdır. Doğrusu ben görmedim. Herkes kadar gözüm vardı-ki bunu alçakgönüllülüğümden söylüyorum. Ne desem,hani olur ya günün birinde, deniz kıyısında kayalık bir yere gitmişsinizdir; elinizde bir şarap şişesi vardır; ayaklarınız çıplaktır; dalgaları seyretmişsinizdir. Ya da öyle bir şey hayal etmişsinizdir-pek farkı yok nasıl olsa… Boş bulunup birine anlatırsınız- ki başka türlü bir şey anlatılmaz- en geç iki üç gün sonra “Gel!” der, “sana bir sürprizim var.” Hâlâ alık alık bakarsınız, ve ayıptır söylemesi, bu yaşa gelmişsinizdir, hâlâ bir şeyler bekler, sürpriz bir şey olacak sanarsınız. (Tüm sürprizlerin!.. Sizden çalınanlarla gerçekleştiğini ve yeni bir şey gibi sunulduğunu unutup-size de müstehaktır ya, neyse…) Sizi, sizin kayalığınızdan daha alçak bir kayalığa götürür; elinize daha aşağılık bir şarap verir, ve “Hadi,” der, “hadi, mutlu ol.”
Reklam
Penny İngiliz olduğu için, bizim gibi kolayca yalan söyleyemez. Beyaz yalanı bile rahatlıkla söylemeyi beceremez İngilizler. Onların kültüründe yalan çok ayıptır. Ne hin oğlu hinlikleri vardır, Osmanlı'dan arta kalan Ortadoğu'yu mesela harita üzerinde cetvelle çıkarlarına göre bölmüş, hallaç pamuğu gibi attırmış, halkların canına okumuşlardır; böl ve yönet de acımasız bir İngiliz metodudur, iti ite kırdırırlar derdi babam onlar için ama kendi aralarında yalana yer yoktur, bilirim.
Geri181
813 öğeden 811 ile 813 arasındakiler gösteriliyor.