Evlilik, toplumsal anlamda, akrabalık yaratır, aileleri karıştırır ve yasal açıdan bağlayıcı ilişkileri tanımlar. Bireyleri bağladığı gibi, daha geniş ilişki ağları da yaratır. Peki ya bir erkek çocuk erkek çocuğu, kız kızı severse? Birbirlerine duydukları sevgiyi görmezden gelip, unutmaklar mı? Kız seven kız, erkek çocuk seven erkek çocuk mümkün olduklarım kabul etmiyormuş gibi görünen
bir kültür tarafından tanımlanıyor mu? Ya da kültürün dışında mı var oluyorlar? Aşklan her zaman bir diğerinin, egemen hikâyenin,
doğasına aykırı bir hikâye mi olacak ya da zararsız bir eşitlik ilişkisi içerisinde diğer hikâyeyle birlikte var olabilecek bir şey mi?
Herman Hesse'nin Siddharta'sından sonra okuduğum bir diğer muhteşem kitabı. Yazar benim saygın yazarlar köşemde yerini aldı. Bozkırkurdu, kendine bu ismi veren yalnız yaşayan yaklaşık 50 yaşında bir adamın notlarını içeriyor. Benliğinde iki kişilik olduğunu bu kişiliklerin birinin aykırı, toplum dışı, sorgulayan, eleştiren ve kabul
Her şeyin tümüyle devlet denetiminde olduğu, bellekten yoksun bırakılmış, her türlü muhalefetin yok edildiği bir toplum tehlikesine karşı bir uyarı niteliğindedir.
Tarihin akışı değişmediği sürece dünyanın dört bir yanındaki insanların en insani niteliklerini yitirecekleri, ruhsuz otomatlara dönüşecekleri, üstelik bunun farkına bile
George Orwell'ın 1984 eserinde anlatılan toplum düzeni, bir "büyük gözaltı"dır. Burada ilginç olan, Büyük Biraderin gözünün hep insanların üstünde olduğu bir toplum düzenini anlatırken, bize bu gün yaşadığımız toplumda hep duyduğumuz bir kaygıyı da anımsatmasıdır: "Başkaları ne der?" Kaygısı... Toplumun anlayışına karşı
Bir resim ne kadar çok zamanı ihtiva ediyorsa o kadar çok tesir eder karşısına geçip bakana...
Çok beğendim..Nehir söyleşi tarzında kalemi alınmış Roman farklı ve aykırı bir hayat sürmüş ressam Vasıf Ekrem Yelda'nın genç bir gazeteciye anılarını anlatmasını konu ediyor.
Vasıfın içinde yetiştiği dönemin dilini ustaca kullanarak kendini anlatmasından kişisel bir hikayenin arkasında koskoca bir sanat ve toplum panoraması sunmasından etkilendim. Satır aralarında yapılan insana hayata ve topluma dair tespitler beni özellikle düşündürdü..Sayısız satırın altını çizdim,notlar aldım pek çok bölümü tekrar tekrar okudum. Murat Gülsoy'a saygım ve sevgim bu kitapla pekişti..
Ne yazık ki, bazı olaylar için ne keşkelerin, ne de pişmanlıkların faydası yoktu. Sonradan çekilecek acılar yerine, önceden devreye sokulacak akıl ve irade çok daha işe yarardı.