Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Kaldır kafanı bak aynaya Gördüğün sen mısın Yoksa seni senden mı çaldılar İsim aynı Resim aynı Bu huylar benim değil Hangi asrın insanıyız Bu ne hâl Böyle olur mu insan Ne sevmeyi biliyor Ne kadir kıymet biliyor Ne kendini görüyor Aynaya bakmaz mısın Dünyayı görmez misin Aynadaki sen Hüzün neden Kaldır başını Göster kara kaşını Cihan güzellik görsün...
"Hayâ, kalbi Allah’a bağlamaktan kaynaklanan bir rikkat, bir inceliktir. Böyle kalp sahiplerinde bulunan vakarlı bir duruş, edepli bir bakıştır. Bu latif hâl, kalbin günahlarla kirletilmesi neticesinde kişiyi terk eder. Her bir ahlaksızlık, kalpteki hassasiyeti biraz daha öldürür ve onu katılaştırır. Her günah, edebimizden bir parça koparır, her çirkinlik güzelliğimizde bir leke bırakır. Her bir ahlaksızlık, utanan yüzümüzü bizden alır. Yüzdeki o ince hayâ perdesi kalkınca, kişi aynadaki yüzünü tanıyamaz hâle gelir. İnsan önce kendine saygı duyar, önce kendine sahip çıkar, önce kendine sadık olur. İnsanlar içinde gezdim durdum da bu duruşa saygısızlık edeni henüz görmedim. Herkesin hayalinde kafasında aradığı fakat asla sahip olmak istemediği kişilik de budur. Bu ironi içerisinde gerçekten sevgi arayışları asla bulunamayacaktır. Çünkü sizler daima en çok bu insan türünü öteler, yaşadığınız hayal kırıklıklarınıza çiçekler açarsınız.
Reklam
Hayâ, kalbi Allah’a bağlamaktan kaynaklanan bir rikkat, bir inceliktir. Böyle kalp sahiplerinde bulunan vakarlı bir duruş, edepli bir bakıştır. Bu latif hâl, kalbin günahlarla kirletilmesi neticesinde kişiyi terk eder. Her bir ahlaksızlık, kalpteki hassasiyeti biraz daha öldürür ve onu katılaştırır. Her günah, edebimizden bir parça koparır, her çirkinlik güzelliğimizde bir leke bırakır. Her bir ahlaksızlık, utanan yüzümüzü bizden alır. Yüzdeki o ince hayâ perdesi kalkınca, kişi aynadaki yüzünü tanıyamaz hâle gelir. Oysa bu çirkinliğin sebebini, hayâyı kendisinden öğrendiğimiz, genç bir kız kadar kendisine hayâyı yakıştıran Sevgili Peygamberimiz (Buhârî, Edep, 73) şöyle haber vermiştir: “Ahlaksızlık bulunduğu şeyi çirkinleştirir; hayâ ise bulunduğu şeyi süsler.” (Tirmizî, Birr, 47). Zira “Hayâ, bütünüyle hayırdır.” (Müslim, İman, 61). - HAYÂ
Derin düşünceler diyarından
İnsanların yüzlerini de okuyabiliyor muyuz, hal dillerini hissetmek, anlamak için yoksa aynadaki çehre midir tek bildiğimiz önemsediğimiz!..
HAYA HAYA HAYA HAYA HAYA
Hayâ, kalbi Allah’a bağlamaktan kaynaklanan bir rikkat, bir inceliktir. Böyle kalp sahiplerinde bulunan vakarlı bir duruş, edepli bir bakıştır. Bu latif hâl, kalbin günahlarla kirletilmesi neticesinde kişiyi terk eder. Her bir ahlaksızlık, kalpteki hassasiyeti biraz daha öldürür ve onu katılaştırır. Her günah, edebimizden bir parça koparır, her çirkinlik güzelliğimizde bir leke bırakır. Her bir ahlaksızlık, utanan yüzümüzü bizden alır. Yüzdeki o ince hayâ perdesi kalkınca, kişi aynadaki yüzünü tanıyamaz hâle gelir. Oysa bu çirkinliğin sebebini, hayâyı kendisinden öğrendiğimiz, genç bir kız kadar kendisine hayâyı yakıştıran Sevgili Peygamberimiz (Buhârî, Edep, 73) şöyle haber vermiştir: “Ahlaksızlık bulunduğu şeyi çirkinleştirir; hayâ ise bulunduğu şeyi süsler.” (Tirmizî, Birr, 47). Zira “Hayâ, bütünüyle hayırdır.” (Müslim, İman, 61).
SELÂMET BUL
Dilâ âyîne-i aks-i ruh-ü dilberde hâlet bul, Gözin aç sûret-i eşyada pür-nûr hidâyet bul. Bezmde câm-ı aşkı nuş idüp keyfiyyetin anla, Hârâbât ehlinin zevkine er sırr-ı velâyet bul. Bakıp ruhsâr-ı yâr'e turralar sevdasına düşme, O hatt-ı kesreti derc'eyleyüp esrâr-ı Vahdet bul. Teselsül kılma Zühhâdın müşevveş tab'ı veş
Reklam
İhsan Fazlıoğlu hakikat yol vermeyince insanın mecaza sığındığını söyler. Dildeki zarâfet ve nezâketin de mecaz ve kinâye ile oluştuğunu ifade eder. Hakikati perdeleyen mecaz ifadeler zarif bir üslupla arz-ı hâl gayretidir. Merhum Abdurrahim Karakoç'un lambada titreyen alevi ne derin bir mecazdır mesela. Ne saçları sarıydı Mihriban'ın ne de adı Mihriban... Neden içimizdeki hakikati perdeleme gereği duyarız? Çünkü o zaman bulabiliyoruz gerçekten anlaşılabilmeyi. Hakikat bir sır değil midir? Hakikat... Ne senindir ne benim. Öyleyse nedir hakikat?! Dücane Cündioğlu hakikati hiç kimsenin söyleyemeyeceğini sadece bir kimsenin söyleyebileceğini söyler. Hakikat hikmetin ardında. Hikmet ise aramakla bulunmaz. Hakikate vâsıl olmak için hikmete talip olmak gerekir. "Biz kime hikmet verdiysek..." Öyleyse arayış neyin hakikâti?! "Arayanlar ararken arandıklarını bilmezlermiş." Aynadaki sûretlerimiz hakikât midir mecaz mıdır? Aynayı ayna yapan arkasındaki sırdır. Sadece mecazdaki hakikati anlayabilen sırrı âşikar etmez. Çünkü o, arz-ı hâl'e âşinadır. Sadece hâl'e âşina olan, hissedebilir. Hissettikten sonra söze ne hâcet. Sükût ne güzel kelam...
Kendine Yabancı Olur İnsan Çoğu Zaman
" Çoğu şeyi hak etmiyor gibi hissediyorum". Elindeki çerçevede mutlu olduğu fotoğrafa bakıp sonrasında gidip aynaya yöneldi. Yabancı birisi vardı, inceledi inceledi ve inceledi. ifadesiz bir hal, dudaklarının uçları aşağı bakar vaziyette, gözleri ağlamaktan kızarmış bir yüz gördü " Bu gerçekten de ben miyim? Bu bensem eğer, elimde tuttuğum resimdeki kim?" sözleri ağzından çıkıp suratına tokat gibi, yüreğine hançer gibi saplandı. Gerçekten de aynadaki kimdi?
Son Nefes -1-
Cenâb-ı Hak, bekâ sıfatını bu âlemde yalnız kendisine tahsis buyurmuştur. Onun için onun yüce zâtından başka her varlık fânîdir. Nitekim âyet-i kerîmede: “Yeryüzünde bulunan her şey fânîdir…” (er-Rahmân, 26) buyurulmuştur. Bunun tecellîsi de: “Her can, ölümü tadacaktır.” (el-Enbiyâ, 35) beyânı üzere ölüm iledir. Bu itibarla bilhassa insanın her
Karanlık çöktü yine Belirdi silùetler. Şizofreni tanısı konmuş mefafizikçiye Artık huzur zuhur etmez. Cesareti bi duvardı Biliyordu onlara bi etki etmez. Salon başı yatak odası Göz açtıģında bahçe oluyo meskeni,
34 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.