Modern toplumlarımızda insanlar bağımsızlık ve güvenlik elde etmeyi değil, lüks ve gösteriş elde etmeyi arzular; başkalarını çatlatma ve sersemce bir kendini beğenmişlikle gösteriş yapma arzusu bütün tüccarlar, bankacılar, sanayiciler toplumuna en usandırıcı meşgaleleri dayatır. Neredeyse bütün insanlar herhangi bir şey hakkındaki hükümlerini kamuoyunun ona biçmiş olduğu değere göre verirler. Üstelik kamuoyu sadece gemimizi ilerleten yelkenleri şişirmekle kalmaz, dümenin kontrolünü de üstlenir ve rotayı belirleme hakkını bile elimizden alarak bizi tamamen pasif bir role indirger.
Ataerkil toplum olmakla övünen ülkenin erkekleri her haltı işleyip bedenleriyle beraber zihinlerini de kirlettikten sonra kızının veya kız kardeşinin bir erkekle konuşmasını, bir erkeğe mavi boncuk dağıtmasını veya bir erkeğinin ardına takılarak mutluluğunu aramasına tahammül göstermeyerek namus havarisi kesilmeleri sıkça rastladığımız olaylardan biridir. Dört kadın nikahlamayı hoş gören anlayış, kadına gelince oldukça cimri davranmış, kadına birincisini seçme hakkını bile vermemiştir.
"...Senin hayat dediğin kısa, beceriksizce kurkulanmış bir ÖLÜM hikayesidir.
Kaçırdığın ise yaşamak istediklerinle
yaşadıkların arasındaki gercektir.
Hayatını doğru dürüst kurmamış birinin, dünyaya yeni bir biçim vermeye kalkışması hadsizliktir.."