Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Kent" şiiri
Başka diyarlara, başka denizlere giderim, dedin Bundan daha iyi bir kent vardır bir yerde nasıl olsa Sanki bir hükümle yazgılanmış her çabam ve yüreğim sanki bir ceset gibi gömülmüş oraya Daha ne kadar çürüyüp yıkılacak böyle aklım? Nereye çevirsem gözlerimi nereye baksam burada gördüğüm kaya yıkıntılarıdır hayatımın yalnızca yıllar yılı yaktığım ve heder ettiğim hayatımın Yeni ülkeler bulamayacaksın, bulamayacaksın yeni denizler Hep peşinde, izleyecek seni durmadan kent. Dolaşacaksın aynı sokaklarda. Ve aynı mahallede yaşlanacaksın ve burada, bu aynı evde ağaracak aklaşacak saçların. Hep aynı kente varacaksın. Bir başka kent bekleme sakın, ne bir gemi var, ne de bir yol sana. Nasıl heder ettiysen hayatını bu köşecikte yıktın onu, işte yok ettin onu tüm yeryüzünde.
Ne Söylesem Bir Eksik
Ne Söylesem Bir Eksik
Konstantinos Kavafis
Konstantinos Kavafis
Halka tepeden bakan Gögsüne benlik takan Yalana yatıp kalkan Moiz olsa da ayni Vaiz olsa da ayni Dogruluktan kaçan zat Menfaati seçen zat Haram yiyip-içen zat Murdar olsa da ayni Serdar olsa da ayni Bu gemi böyle gitmez Giderse zulüm bitmez Kim örnektir farketmez Hasmım olsa da aynı Nefsim olsa da ayni (
Abdurrahim Karakoç
Abdurrahim Karakoç
)
Reklam
+Fazla mı kirliyiz sanki... - Biz fazla kirli değildik, biz fazla kirletildik sanki - İlk darbe değil ki bu, Küçük kız. Neden koydu bu kadar? + Bilmiyorum, Acımasız. Her darbe sanki ilkmiş gibi. Alışamadım, bir türlü bende bu duruma. - Alışmak zorundasın. Her darbe de yıkılırsan, hep yerde kalırsın. - Dikkat çekeceksin, böyle yaparak,
İzmir günlükleri
Bugün yolumuz Urla Karantina adasına düştü. Yeni restore edilmiş daha açılışı gerçekleştirilmemiş. Bir arkadaş vesilesiyle gezmek nasip oldu. İzmir'de ilk olarak karantina iskele yapılmış. Sonraları şehir merkezinde kalınca güvenlik gerekçesi ile Enver Paşanın emriyle 1850 lerde Urlaya bu yapılar inşa edilmiş yakın bir zamana kadar da sağlık
Şehir
"Bir başka ülkeye, bir başka denize giderim," dedin, "bundan daha iyi bir başka şehir bulunur elbet. Her çabam kaderin olumsuz bir yargısıyla karşı karşıya; - bir ceset gibi - gömülü kalbim. Aklım daha ne kadar kalacak bu çorak ülkede? Yüzümü nereye çevirsem, nereye baksam, kara yıkıntılarını görüyorum ömrümün, boşuna bunca yılı tükettiğim bu ülkede." Yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın. Bu şehir arkandan gelecektir. Sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın. Aynı mahallede kocayacaksın; aynı evlerde kır düşecek saçlarına. Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda. -Başka bir şey umma - Bineceğin gemi yok, çıkacağın yol yok. Ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte, öyle tükettin demektir bütün yeryüzünde de.
Konstantinos Kavafis
Konstantinos Kavafis
FERDİN HATASI CEMİYETE DE TESİR EDER
Bazı günahlar vardır ki zararı umûmî olur. Sebep olacağı fitne ve kargaşa, meydana getireceği sıkıntı ve musîbet, yalnız o günahı yapan, ilk başlatan ve bu sûretle kendine ve başkalarına zulmetmiş olan zâlimlere münhasır kalmaz da kurunun yanında yaşı da yakar. Bir şahsın hatâsı, koca bir orduyu perişan edebilir. Ashâb-ı Kirâm’dan Numan bin Beşîr radıyâllahü anh, minberden Müslümanlara şöyle nasihat etmişti: “Ey insanlar! İçinizdeki sefih kimselerin kötülüklerine mâni olun. Ben, Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem’den şöyle işittim: (Ey insanlar! Şimdi bir düşünün.) Denizde seyir hâlinde olan bir gemideki birtakım insanlar, geminin odalarını paylaşıyorlar ve herkese bir mekân düşüyor. Bu geminin en alt katındakilerden birisi, eline bir balta alıp geminin tabanını delmeye çalışıyor. Diğerleri, o kimseye, ‘Ne yapıyorsun?’ diye suâl ettiklerinde o, ‘Burası bana ait, burada istediğimi yaparım.’ diyor. Gemidekiler, o kimsenin ellerini tutarak ona mâni olurlarsa, hem gemidekiler kurtulur, hem de o kimse kurtulur. Fakat hiç kimse o kişiye mâni olmazsa gemi batar ve hem gemidekiler boğulur, hem de o kimse boğulur.” Bu husûsla alakalı olarak Ebu’l-Fâruk Süleyman Hilmi TUNAHAN (K.S.) (SİLİSTREVÎ) Hazretleri de “Her koyunu, kendi bacağından asarlar, sözü yanlıştır. Dinimizde neme lâzım demek yok. Bana lâzım demeli.” buyurmuşlardır. Bundan anlaşılır ki; umûmî fitne, yalnız asıl cürmü işleyen zâlimlerin cezası değil, aynı zamanda korunmayıp onun yapılmasına mahal veren gafillerin gafletlerinin de cezasıdır.
Reklam
FERDİN HATASI CEMİYETE DE TESİR EDER
Bazı günahlar vardır ki zararı umûmî olur. Sebep olacağı fitne ve kargaşa, meydana getireceği sıkıntı ve musîbet, yalnız o günahı yapan, ilk başlatan ve bu sûretle kendine ve başkalarına zulmetmiş olan zâlimlere münhasır kalmaz da kurunun yanında yaşı da yakar. Bir şahsın hatâsı, koca bir orduyu perişan edebilir. Ashâb-ı Kirâm’dan Numan bin Beşîr radıyâllahü anh, minberden Müslümanlara şöyle nasihat etmişti: “Ey insanlar! İçinizdeki sefih kimselerin kötülüklerine mâni olun. Ben, Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem’den şöyle işittim: (Ey insanlar! Şimdi bir düşünün.) Denizde seyir hâlinde olan bir gemideki birtakım insanlar, geminin odalarını paylaşıyorlar ve herkese bir mekân düşüyor. Bu geminin en alt katındakilerden birisi, eline bir balta alıp geminin tabanını delmeye çalışıyor. Diğerleri, o kimseye, ‘Ne yapıyorsun?’ diye suâl ettiklerinde o, ‘Burası bana ait, burada istediğimi yaparım.’ diyor. Gemidekiler, o kimsenin ellerini tutarak ona mâni olurlarsa, hem gemidekiler kurtulur, hem de o kimse kurtulur. Fakat hiç kimse o kişiye mâni olmazsa gemi batar ve hem gemidekiler boğulur, hem de o kimse boğulur.” Bu husûsla alakalı olarak Ebu’l-Fâruk Süleyman Hilmi TUNAHAN (K.S.) (SİLİSTREVÎ) Hazretleri de “Her koyunu, kendi bacağından asarlar, sözü yanlıştır. Dinimizde neme lâzım demek yok. Bana lâzım demeli.” buyurmuşlardır. Bundan anlaşılır ki; umûmî fitne, yalnız asıl cürmü işleyen zâlimlerin cezası değil, aynı zamanda korunmayıp onun yapılmasına mahal veren gafillerin gafletlerinin de cezasıdır. İSİMLERİMİZ: Erkek: Hilmi, Kız: Hafîze 17 Nisan 2024 Fazilet Takvimi
alıntıda anlatılan konu ile ilgili türk tarih kurumunun yaptığı kısa film ile alakalı bir iki şey söylemek için bu gönderiyi alıntılıyorum.. (ilgili video; youtu.be/7K6LL04iPd0?si=... ) 1. videoda yer alan Mustafa Kemal'in üniforma yakalıkları o dönem Mustafa Kemal'in kullandığı yakalıklar değildir.. zira o
Poyraz Ayrıç

Poyraz Ayrıç

@PoyrazA
·
16 Nisan 16:09
Mustafa Kemal'in 15 Mayıs 1919 günü Sultan Vahdeddin ile yaptığı görüşmede, Vahdeddin'in Mustafa Kemal'e söylediği şu sözler bugüne kadar süren bir tartışmaya neden olmuştur: "Paşa, Paşa, devleti kurtarabilirsin!" Vahdeddin'in bu sözlerini duyan Mustafa Kemal de ciddi şekilde şaşırmış ve hayrete düşmüştür. Hatta ilk
Sayfa 219 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Halka tatlısına neden kerhane tatlısı denir?
Şehrin Avrupa yakasında, Beyoğlu ilçesinde bulunan Karaköy’le özdeşleştirilmiş bir tatlıdan bahsediyoruz. Eskiden Galata olarak bilinen bu tarihi rıhtım semti, Bizans döneminden bu yana gemi trafiğinin aktığı Boğaz’ın ana girişi olan Haliç’in kuzey ucunda yer alıyor. Başlangıçta Cenevizli tüccarların müstemlekesi olan Karaköy, 13. yüzyıldan itibaren çeşitli göçmenlere ev sahipliği yaptı. 1492'de İspanya'dan kovulmalarının ardından Osmanlı Padişahı II. Bayezid tarafından davet edilen büyük Sefarad Yahudi nüfusu da buna dahil. İşlek bir liman olarak yıllar içerisinde sanayileşen Karaköy, aynı zamanda bir fuhuş merkezi haline de geldi. 1884 yılında genelevlerin yasal statü kazanmasının ardından İstanbul’un ilk genelevi de burada açıldı. Aslında yabancılara yönelik açılan bu genelevler, 137 sene daha aynı işlevini sürdürdü. İstanbul’da tur rehberliği yapan Leyla Çapacı, “Burası eski bir limanken, kırsal kesimden Anadolulu tüccarlar buraya iş için gelir, geldiklerinde ise sıklıkla geneleve giderlerdi” diyor ve tatlının hikayesini şu sözlerle açıklıyor: “Ucuz, lezzetli ve şeker oranı yüksek bu halka tatlılar o zamanlar meşhur hale geldi. Çünkü erkeklerin genelev ziyaretleri öncesi ve sonrasında ihtiyaç duyacağı bir enerji gerekiyordu.”
Artarak gönlümün aydınlığı her saniyede Bir mehabetli sabah oldu Süleymaniye'de Kendi gök kubbemiz altında bu bayram saati, Dokuz asrında bütün halkı, bütün memleketi Yer yer aksettiriyor mavileşen manzaradan, Kalkıyor tozlu zaman perdesi her an aradan. Gecenin bitmeğe yüz tuttuğu andan beridir, Duyulan gökte kanad, yerde ayak sesleridir. Bir
1.286 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.