Sapık şeyhin ifadesinden,
"Ahmet C. benim müridim olur. Ahmet'i çok kereler badeledim ve ters ilişkiye girdim. Ahmet C. dergâha kendi yakınlarını ve akrabalarını getirirdi. "Yılmaz Y. benim müridim olur. "Ümüt S'yi sadece badeledim. Cinsel ilişkiye girmedim. Ümüt yanında kardeşi Muhammet ve eşi Ayşe S.'yi getirdi. Ayşe'yi çok kereler
Sayfa 56 - Kırmızı Kedi YayınlarıKitabı okudu
" Her kim istinca için taş istimal ederse, adedini tek yapsın (Hiç olmazsa üç taş kullansın)... "Abdu'llah b. Mes'ûd... şöyle demiştir: Nebiyy-i Mükerrem... (bir kere) kazâ-yı hacete gitti: 'Üç taş getir' diye bana emretti..." "... Allah tektir, tek olan şeyi sever..." "(Kişi) Hurma, zerdali gibi sayılabilen şeyler yediği zaman tek yemelidir; yedi, on bir veya yirmi bir gibi. Böylece bütün işleri Allahu Teâlâ ile ilgili olmalıdır. Çünkü O tektir, çift değildir..."
Sayfa 176Kitabı okudu
Reklam
Malum kitle bunu da görmezden gelir :D
Muhammed, Hatice’nin hediye ettiği Zeyd b. Harise adındaki bir köleyi, daha Mekke dönemindeyken, ilk Müslüman olanlardandır diye kendine evlat edinir. Ve kendi adını ona verir. O zamana gelinceye kadar Zeyd, kendi öz babasına nispetle Zeyd b. Harise olarak çağrılırken, Muhammed tarafından evlat edinildikten sonra, Zeyd İbn Muhammed diye çağrılmaya başlanır. Muhammed, onu halasının kızı Zeyneb ile evlendirir. Medine’ye göçten sonra, günlerden bir gün Muhammed, Zeyd’i ziyaret için evine gittiğinde kapıyı Zeyneb açar. Zeyneb’in görünüşü Muhammed’e hoş görünür. Bunun üzerine Zeyd karısını boşar ve Muhammed Zeyneb’le evlenir. Ancak, geçerli olan Arap geleneği, böyle bir evliliği haram saymaktadır. Çünkü, bu geleneğe göre Zeyd, kendisini evlat edinen Muhammed’in öz oğlu durumundadır. Onun adıyla çağrılmaktadır. Ve işte Muhammed’in Zeyneb’le olan evliliğini sağlayabilmek için Tanrı, bu Arap geleneğini değiştirdiğini bildirmek üzere şöyle bir ayet indirir: “(Evlat edindiklerinizi) babalarına nispet ederek çağırın. Allah yanında en doğrusu budur...” (Ahzab Suresi, ayet 5). Bu ayete dayalı olarak Muhammed, daha önce Zeyd’in adını “Zeyd İbn Muhammed” olarak değiştirmişken, şimdi onu kendi öz babası olan Harise’ye nispetle çağırmaya başlar ve adını eski şekline dönüştürüp “Zeyd b. Harise” yapar. Ayrıca da Zeyd’in babası olmadığına dair Kur’an’a, Tanrı’dan geldi diyerek, “Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir...” (Ahzab Suresi, ayet 40) şeklinde ayet koyar.
İran'(d)a (...) işin başarılması karşılıklı olarak oluşturulan etkili bir ilişkiye ve iyi sunulmuş bir teklife bağlıdır. İran'da işler kişisel ilişkilerle yürütülmektedir. Birçok iş yeri aile işletmesidir. Hatta devlet dairelerinde bile arkadaşlık ve dostluk ilişkilerinin kurulması gerekebilir. Eğer İran'da etkili görevlerde
Sayfa 287Kitabı okudu
Hani yardıma muhtaç kadınlarla evleniyordu? :D
Muhammed yaklaşık 60 yaşlarındayken onun yanında 17 yaşında olan ve aynı zamanda savaş mağduresi olan Safiye; savaş mağduresi olan 20 yaşındaki Cüveyriye; Habeşistan kralının Muhammed'e hediye ettiği 20 yaşındaki Marya; Beni Kureyza'da esir olarak ele geçirilen Reyhane ve aynı zamanda Zeynep binti Cahş'ın ona hibe ettiği Cemile adındaki cariye ile Nefise adındaki bir başka cariyesi daha vardı. Bu altı savaş esiri kadın dışında ayrıca şu hür hanımlar da onun nikahı altındaydı: Sevde, Ümmü Habibe, Ayşe, Hafsa, Meymune, Ümmü Seleme, Zeynep binti Cahş. İşte böylesine bir ortamda Muhammed'e cariyeleri kullanma konusunda özel olarak avantaj ayetlerinin inmesi gerçekten tuhaf bir durum!
Sayfa 279Kitabı okudu
Babam evvela Engin soyadını almak istemişti. Kaydımız Trabzon'da olduğu için oraya gitmiş ama o soyadını başkasının aldığını duyunca arkadaşları öztürkçe lügatlerden arayıp, tanınmış, maruf manasına gelen Ökten soyadını tavsiye etmişler ve "Hoca sana bu yakışır" demişler. Böylece soyadımız Ökten oldu. Daha sonraları babam ismiyle ilgili sıkıntı yaşadı. Celaleddin ismindeki d'ler gramer kaideleri değişince t ile yazılır oldu. Babam "Ben dinsiz Celal değilim" derdi ve ömrünün sonuna kadar d ile yazmak isterdi. İsimlerdeki d yerine t yazmak manayı değiştirir. Medine'de doktor arkadaşımızdan birini tanıştırdım; ismini sordu, Hayrettin deyince "İncirin hayırlısı ne manasız isim, hiç böylesini de duy-] madım" demişti. (ismin aslı Hayreddin (dinin hayırlısı) idi. "tîn" Arapça'da incir demektir.)
Reklam
24 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.