Çanakkale savaşında bulunmuş bir asker düşünün. Savaş bitmiş memleketine dönmüş. Evlenmiş çocukları ve sonra torunları olmuş.
Anlatmayı severmiş. Büyükler hep "kaç düşman öldürdün?" "hiç yaralandın mı?" "hiç düşmanla konuştun mu?" gibi sorular sorarmış. O da anlatırmış.
Ama torunu başka sorular sorarmış. "çok arkadaşın var mıydı?" "oyunlar oynar mıydın arkadaşlarınla?" vb. O da anlatırmış uzun uzun. Sonuçta uzun yıllar süren böyle bir savaşta cephede silahlar konuşurken, cephe arkasında iyi veya kötü akmakta olan bir sosyal hayat vardı.
İşte o küçük çocuk dedesine savaşla ilgili, "çocukça" neler sormuş olabilir?
Y.Örnek
Karısı içeri giriyordu, sinirliydi, altüst olmuştu. Seni korumasına alan o aziz, o iyi yürekli kişi arabamızı alıp gitmiş. Olamaz, arabayı görememişsindir. Neden göremeyecekmişim, gözlerim iyi görüyor benim, bu son sözler ağzından istemeden çıktı.
Geriye de ancak kefenle dönebilirsin anlamında söylenen söz de vardı sanırım. Kadını köleleştiren, yok sayan, sahipsiz ve yalnız bırakan , acımasızca söylenen sözler. Birde bu tür lafları söyleyenler gururlanarak söylemezler mi
Uygulamayı amacı dışında kullanan bir okur değilim esasen, lakin söyleyeceklerim bireysel olsa bile tümüyle edebiyattan içeri…
Uzun bir dönemini kemoterapi ve radyoterapi ünitelerinde; çevremce sessiz sedasız, kendimce dolu dolu çalışarak geçirdiğim doktora sürecimin mükâfatını aldığım gündür bugün…
Evet, bugün itibariyle, jüri tam puanıyla bir ‘doktor’um ben artık…Sıfırdan, tırnaklarım ile kazıyarak, eğilip bükülmeden, hiçbir şahıs ve kuruma zerre minnete tamah etmeden başladığım bu yolu, aynı şekilde tamamlamış olmanın haklı gururunu iliklerime kadar hissediyorum.
“Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil.” cinsinden, kelimelere dökemeyeceğim düzeyde meşakkatli ve çetin bir süreçti… Ama tüm olumsuzluklarına rağmen sürecin aleyhime işlemesine müsaade etmedim, çünkü ben, süreçten de, hastalıktan da büyüktüm.. Şimdi ikisi de büyüklüğümün ayırdına varıp, pes ederek şampiyonluğu bana bıraktılar…
Teşekkürlerimin ilki; çocukluğumdan bugüne kendisiyle yatıp kalktığım, cansiperâne mânâda gönül verdiğim, tüm benliğimi ve varlığımı kendisine adadığım edebiyata..
Sonrasında…
Teşekkürler varlığını ve desteğini her daim hissettiren cânım insanlar..
BREAD WINE
Ve en büyük teşekkürüm; en büyük minnetim, en büyük şükrânım ise; gerek lisans, gerek yüksek lisans, gerekse doktoram boyunca beni bir an bile yalnız bırakmayıp, umut aşıladığı ve her tezime hayat verip, beni buralara taşıdığı için hayatımın yegâne adamı KEMAL TAHİR’e…
Doktora ünvanım, ahde vefâ babında ruhuna armağanımdır, kabul buyurasın yüce adam…