Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Nesibe

Nesibe
@b1sn
26 okur puanı
Haziran 2020 tarihinde katıldı
Günahlara Tutunmak
Hiçbir diyarda hiçbir güneş hiçbir su... Patlatamadı içimdeki tohumu. Cevapsız kaldı "Kimim lan ben?" sorusu. Ömür boyu kendimle kendi dedikodumu yapageldim boru mu? Dışsal karşıtlıklar ve içsel çelişkilerle habire cebelleş dur. 'Hedonist bir çilekeş' oksimoronu... Bilemiyorum artık Batı nerde bitiyor, nerde başlıyor Doğu? Kıvam istikrar ayar ölçü denge tutmuyor ne yapsam bende. Bulanık bir evrende sürdürüyorum hercai varoluşu. Yetişemiyorum kendi hızıma. Ayrı bir gezegende miyim her sabah? Krizde bir keriz mi? Kime neye ne kadar ne borçlu olduğumu bilmeden yaşıyorum ah... Ne evlat ne de baba olabildim ben. Kurtulamadım asla aşırılıktan ve de belirsizlikten. Mimar mıyım garson mu? Seküler mi dindar mı? Top-model miyim yoksa bulaşıkçı mı? Genç mi yaşlı mı? Hayat bir imtihansa... neden cevaplanmaz ki, hatta sorulmaz hiçbir soru? Uzakdoğu'da Türk'üm, İstanbul'da bir muhacir oğlu. Camide misafirim, podyumdaysa yabancı. Bu bir aidiyet mi varoluş sorunu mu? Suçsuz bir günahkârım. Varolmaya yetmiyor anlam stoku. Sıfırla çarpılmış bir evren benimki. Ümitten gıcık kapan, bir ben miyim ki? Yokluk malzemesiyle, kadim hiçlikte, boşluk projesini gerçekleştirdim. Belki sevap işledim belki günaha girdim. Bilmiyorum ayık mı esrik miyim? Hayatı anlamazken ölümden nasıl fayda umabilirim? Şeytandan daha bilge daha zeki değilim. Allah'tan tek dileğim, bir dileğim olması. Vahşi manasızlıktan aşina absürtlüğe varan bir eğim.
Reklam
“Düşüncelerin sınırsızlığında boyutlar arası bir devri alem yaşıyorum” İlhan İrem
Ölümsüz Pierre Loti
Yolun başlangıcını, yola nereden çıktığımı, yolculuğun kendisini ve nereye vardığımı unuttum.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ben yine kafamın içindeki dağınık odayla baş başa kalıyorum. Buraya iyi bir temizlik şart. Çamaşır suyu mu içmeli? Kezzap mı dökmeli her yere? Yoksa format mı atmalı? Ctrl+Alt+Delete! Görev yöneticisini başlat. Tüm uygulamaları tek tek kapat. Hava kararınca biraz olsun sakinliyor ortalık. Gece az da olsa iyi geliyor insanın ruhuna. Karanlık tüm karmaşanın üzerini örtüyor nasılsa.
Savunmak varlığını , savaşın tek haklı yanı, Ve canını ve kanını ve toprağını. Çaresiz bir hastalık... Geri kalan savaşlar Ezer de geçer umut dolu yarınları...
Reklam
"Sosyal adalete ve toplumsal sorumluluğa olan sarsılmaz inancım, insanlar ve insan topluluklarıyla doğrudan ilişki kurma ihtiyacından beni muaf tutan özgürlüğümle tuhaf bir çelişki içindedir. "
Yatağından çıkıp ayağa kalktı, açık pencerenin önüne geldi. Yüzüne vuran güneşin sıcaklığı, düşüncelerini rahatlatmaya yetmedi. Başını dışarı çıkararak gözlerini kapattı ve derin bir nefes aldı. Düşüncelere daldı. Yine birilerine saldıracaktı. Bunu yapmak zorunda olup olmadığını düşündü. Yaşadığı hayatın hakkını verip veremediğini düşündü. Hiç kimseye bulaşmadan, kendi halinde yaşayan bir insan olamaz mıydı? Belki sıradan bir kadına âşık olabilir, onunla sıradan bir hayat yaşayabilirdi. Belki sevebileceği bir iş bulur, sevdiği insanlarla birlikte ömrünün sonuna kadar mutlu ve huzurlu bir yaşam sürebilirdi. Bu gerçekten mümkün müydü? Hayır, tabii ki değildi. Hayatta hiçbir şey akışında gitmiyordu ve şimdiye kadar hiçbir insan tam anlamıyla huzura ermemişti. Bir kere yapısında yoktu insanın huzura ermek. İnsanın doğasında, doğanın insanı yoktu. İnsan, doğanın huysuz evladıydı. Her zaman için sahip olduğundan daha fazlasını isteyen bir çocuk gibiydi insan. Zamana olan kırgınlığını, yaşadıklarından tatmin olduğunu düşünerek dindirmeye çalışan bir yaşlı gibiydi insan. Her zaman kendini kandırırdı. Nankördü, bencildi, sahteydi insan. Ne aşkı hak ediyordu ne de barışı. Ne mutluluğu hak ediyordu ne de huzuru. İnsan... İnsanca yaşamanın önündeki en büyük engeldi insan..