Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Neden Şems-i Tebrizi'nin mezarı Rumînin yanında değil?” diye sordu merakla. “Rumî en güzel şiirlerini ona yazmış, neden yaşamındaki en önemli insan başka bir türbede yatıyor?” "Şurası bir gerçek ki, Şems-i Tebrizi o dönemin Konya halkı tarafından pek sevilmezmiş.” Bunları anlatırken gözlerimiz karşılaştı. Onu ilgiyle dinleyen bu kadın
Sayfa 243 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Sübhan-allah men-ü tü ey durri hoşab, Peyveste muhalifim ender her bab. Men bahtı tü em ki hiç habem nebürd, Tü bahti meni ki derneyai ez hab. ... Ey parlak inci, seninle daima ve her suretle muhalefetimiz var: Ben senin talihinim, hiç uyumuyorum. Sen benim bahtımsın, hiç uyanmıyorsun.
Sayfa 20
Reklam
Dar-ı intizar
Sendendir hilkati, nefs-i mukaddesin bu ruhum Ağyarda kirlenip didarından mahrum kalmasın Sürgün-ü esirinim amma yine sana firarım Bu intizar hasretinde aklım ziyan olmasın Çöz hüsranımdan cism-i beşer bu ukdelerim Bendeni senin bağından gayrı bağ bağlamasın Abd-ı garibinim senden gayrı yok bab-ı felahım Mahfuz kıl levhinde kalbim kimsede durmasın Hicri 01/06/1442 Maşuk
288 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
İlk önce yazarımızı tanıyalım biraz, Ahmet Ümit 1960'ta Gaziantep'te doğdu. 1983'te Marmara Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü'nü bitirdi. 1985-1986 yıllarında, Moskova'da Sosyal Bilimler Akademisi'nde siyaset eğitimi gördü. İlk kitabı 1989'da yayımlanan Sokağın Zulası adlı şiir kitabıdır. Bu kitap 2011'de gözden geçirilerek Everest Yayınları
Kar Kokusu
Kar KokusuAhmet Ümit · Everest Yayınları · 20187,5bin okunma
Hürriyet Kasidesi
Görüp ahkâm-ı asrı münharif sıdk u selâmetten Çekildik izzet ü ikbal ile bâb-ı hükûmetten Usanmaz kendini insan bilenler halka hizmetten Mürüvvet-mend olan mazluma el çekmez
"Sakın terki edebden, kûy-í mahbûb-i Hudâ'dır bu! Nazargah-i ilahidir, makâm-ı Mustafâ'dır bu. [Edebi terk etmekten sakın! Zîrâ burası Allahü Teâlâ’nın sevgilisinin bulunduğu yerdir. Bu yer, Hak Teâlâ’nın nazar ettiği yer, Resûl-i Ekrem'in makâmıdır.] Habib-i Kibriyâ'nın hâb-gâhidır faziletde, Tefevvuk-kerde-i Arş-ı Cenâb-ı Kibriya'dır bu. [Burası Cenâb-ı Hakk’ın sevgilisinin istirahat ettikleri yerdir. Fazilet yönünden ise Arş-ı Âlâ’nın üstündedir.] Bu hâkin pertevinden oldu deycûr-i adem zâil, Âmâdan açdı mevcûdât çeşmin; tûtiyâdır bu. [Bu mübârek yerin mukaddes toprağının parlaklığından yokluk karanlıkları sona erdi. Yaratılmışlar, iki gözünü körlükten açtı.] Felekde mâh-ı nev Bâb'üs-Selâm'ın sîne-çâkidir, Bunun kandili cevzâ matla-ı nûr-í ziyâdır bu. [Gökyüzündeki yeni ay, O'nun kapısının yüreği yaralı âşığıdır. Gökyüzündeki oğlak yıldızı bile O'nun nûrundan doğmaktadır.) Mürâât-ı edeb şartıyla gir Nabi bu dergâha, Matâf-ı kudsiyandır buse-gah-ı enbiyadır bu [Ey Nâbi! Bu dergâha edebin şartlarına riâyet ederek gir. Zirá burası, büyük meleklerin etrâfinda pervâne olduğu yer olup bu kapının eşiğini, peygamberler bile edeb ve hürmet dairesinde eğilip öperler.]
446 öğeden 291 ile 300 arasındakiler gösteriliyor.