Ah Deborah ah...
korkudan, insanlara, zorbalığa, kötü düşüncelere olan korkusundan içine kapanan, hayali dünyasında yaşayan bir kadını okuyoruz bu kitapta. kendisi yahudi olduğundan ve beynindeki tümorden mütevellit, yaşadığı yerde, onu tanıyan insanlar tarafından zorbalığa uğrayan bir karakteri anlamaya çalışıyoruz. Uğradığı zorbalıktan sebebiyetiyle şizofreni hastası olan ve suçluluk duygusunu gerçekten de bize yansıtan bir karakterdir kendisi. Hata yapmaktan korkup yaptığı hataların bedelini ölümle ödeyeceğini düşünür. hayata karşı olan korkusu da bu sebeptendir. Aslında hayata bağlanmak isteyen ama hayattaki insanlardan korkan biri bilhassa kendi canına kıyacakken, sonrasında istemediğini şu şekilde söylüyor:
Bunu yapamam artık. Ben dünyaya bağlanacağım.
Ama dünya başıboş ve yabanıl...
Gene de.
Çocukluğunu hatırla
—Hitler'i ve Bomba'yı hatırla.
Her şeye karşın.
Psikolojik olarak bir yorum yaparsam: Hayatının hiçbir noktasında, hiç kimseden sevgi görmemiş bir karakter ve sevgiyi arayan bir karakter ama o kadar yalnız ki... kendi dünyasında bile sevgiyi istemesine rağmen ona sevgi verilmesinden korkuyor. Bu aynı hiç başı okşanmamış bir hayvanın, hiç sevgi gösterilmemiş bir vahşi hayvana sevgi göstermek gibi bir durum.
Bu kitabı sevenler 
Veronika Ölmek İstiyor adlı kitaba da göz atsın derim. :))
