+240
"Sadun Aren'in kardeşi Cengiz bir dönem üstümüzdü,” demiştim ya... Çok çirkindi ama hep çok güzel kızlarla bir aradaydı "Ağabey," dedim, "Sen bu kadar çok kızlarla nasıl yakın olabiliyorsun?" "Bak,” dedi, "Sana sırrını vereyim. Bir fırsatını bulup kızın eline iğne batır veya başka bir şey yap. Acısını düşünürken seni düşünür." "Tamam," dedim. Kızlar benim fal bakmamı beğenirdi. Kantine gidip kahve içen kızların yanından geçtim. Beni görür görmez yanlarına çağırıp fal için oturttular. Bir fırsatını bulup elimdeki kahveyi kızlardan birinin üstüne döktüm. Gidip Cengiz'e anlattığımda gayet kendinden emin "Tamamdır, dedi "O kız senden başkasını düşünemez."
Anne güneşim ne zaman doğacak Hüzünlü bir çocuk sana soracak Yüreğimde yanan bir ocak Dur ve mezardan gelen seslere bak ancakKader sana hesap sorar Hep böylemi biter sonlar Daha cevaplanmadı bu sorular Dur ve mezardan gelen seslere bak ancakKaçarak gecermi sandın Sen ancak kendine inandın Bağır ki uyuyanlar uyansın Dur ve mezardan gelen seslere bak ancakİnanmıyorsun ki bir söz söyleyelim Artık çok geç kapandı amelim Geçti tren söyle nereye gidelim Dur ve mezardan gelen seslere bak ancakBu yolda giden sensin Şerefinden başka birşey seçmeyesin Sonra utanır ve kendine gelirsin Durarsın ve mezardan seslenirsin ancak
Reklam
Ayla Büyükataman güzel kadındı ama mekanı cennet ola
Kastamonu'da ilgi duyduğunuz bir kız var mıydı? Çok enteresan bir şey söyleyeyim. Bizim mahallede kız kardeşim Yücel'in arkadaşı vardı, Ayla. Bir başka Türkçe hocamızın Kızı. O hocamız da son derece milliyetçi. Sonradan Adalet Partisi'nden milletvekili oldu. O da bizim milliyetçi bir aile olduğumuzu biliyor. Nihâl Atsız’a da hayran. Eşi annemle tanışıyor. Ayla da kız kardeşimle aynı okulda, aynı sınıfta. Fakat kız edepsizin teki! Gelene gidene laf atıyor, taş atıyor, oğlanlar bile kaçıyor bundan... Başladı bana da sataşmaya. Sonra, bir bisiklet aldım ben. “Gel seni bisikletle gezdireyim," dedim. İnanmadı. "Ya, yok Ünal ağabey," falan... "Bak," dedim, "Gel, ama bir şartım var. Bana taş atmayacaksın." Yemin etti, “tamam atmayacağım” dedi. Sonra ben de ona hep bisiklet turu yaptırdım. Bu Ayla, kim çıktı, biliyor musunuz? Ünlü ses sanatçısı Ayla Büyükataman! Yıllar geçti. Mülkiye yakınlarında arkadaşlarla dolaşırken bir köşe başında annesini gördüm. Hemen yakındaki bir eví gösterdi. O evde oturuyorlarmış. “Mutlaka bekliyoruz, gel," demişti. Çok iyi bir kadıncağızdı annesi. Kocası da beni çok severdi, "Seni görmek ister," dedi. Fakat gitmedim evlerine... Ayla'nın ses sanatçısı olduğunu çok sonraları öğrendim. Soyadı değiştiği için. Kız kardeşim, Ayla'nın sesini beğenip beğenmediğimi sorduğu zaman fark etmiştim. Yalnız Ayla'ya ilgi duymadım ben. Gıcık kızdı....
Şiirce....
İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya; Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya. Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak; Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak. Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir; Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir. Akışta demetlenmiş, büyük, küçük, kâinat; Şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat! Fakat Sakarya başka, yokuş mu çıkıyor ne, Kurşundan bir yük binmiş, köpükten gövdesine; Çatlıyor, yırtınıyor yokuşu sökmek için. Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin? Rabbim isterse, sular büklüm büklüm burulur, Sırtına Sakaryanın, Türk tarihi vurulur. Eyvah, eyvah, Sakaryam, sana mı düştü bu yük? Bu dâva hor, bu dâva öksüz, bu dâva büyük! ...
Çevremizdeki insanlara bak. Neden acı çektiklerini, neden hep mutluluk arayıp bir türlü bulamadıklarını merak etmiştin. Bir insan şöyle bir durup kendi kendine, benim hiç gerçek anlamda kişisel bir arzum oldu mu, diye sorsa, cevabı hemen bulur. Bütün isteklerinin, çabalarının, rüyalarının, ihtiraslarının hep başka insanlardan gelme bir motivasyon olduğunu görür. Aslında çabaları maddesel zenginlik uğruna bile değildir, elden düşmecinin hayali sayabileceğimiz saygınlık içindir. Bir onay arar. Kendinin olmayan bir onay. Ne o mücadeleden bir keyif alır, ne de başardığı zaman bir sevinç duyar. Bir tek şey için bile, 'Bunu isteyişim, kendim istediğim içindir, yoksa komşularım bana imrensin diye değil,' diyemez. Ondan sonra da, neden mutsuzum diye merak eder. Mutluluğun her türü, kişiye özeldir. En büyük anlarımız kişiseldir, kendimizden kaynaklanan bir motivasyondan gelir, ona el sürülemez. Bizim için kutsal olan, değerli olan şeyler, herkesle paylaşılmayan, orta malı olmayan, çekip kurtardığımız şeylerdir. Oysa şimdi, içimizdeki her şeyi herkesin gözü önüne sermemiz, herkes ellesin diye ortaya açmamız isteniyor. Toplantı salonlarında neşe aranıyor. Benim demek istediğim türdeki kaliteye bir isim bile bulmuş değiliz. Yani insan ruhunun kendine yeterliliğine. Ona bencillik ya da egoizm demek zor.
Plato Film Yayınları
ARAGORN İLE ARWENİN ÖYKÜSÜNÜ
"Arador Kral'ın dedesiydi. Oğlu Arathorn evlenmek için Aranarth soyundan gelen Dfrhael'in kızı olan Zarif Gilraen'e talip olmuştu. Bu evliliğe karşı çıkmıştı Dfrhael; çünkü Gilraen küçüktü ve Dtinedain âdetlerince evlilik yaşına ulaşmamıştı henüz. "'Dahası,' demişti, 'Arathorn olgun yaşta, sert bir adamdır
Reklam
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.