Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Deniz kenarındaki parkta sandalyelerimi açtığımda güneşin ve ılık meltemin verdiği haz muazzamdı. Üstelik çıplak ayaklarım taze çimlerle henüz buluşmamıştı bile. Sıcak bir kahve boğazımdan henüz geçmemiş ve ruhumu dinlendiren müzikler henüz dinlenmemişti. Sandalyeme boylu boyunca oturup bedenimi güneşe, gözlerimi de denizin maviliğine teslim
Sayfa 13
Sosyal Medya& İnflucerr& Youtuber adı bilmem ne belaların İçyüzü
Numaraları bu işte. Filmlerde, kitaplarda, gazetelerde o insanlar yok. Bizi de o sisteme sokuyorlar. Büyük sehirlerde "kaybedenler" yaratiyorlar. Onlar kadar büyük pazar olamaz. En büyük tüketiciler onlardir. Hayatindan tatmin duyan, kendinden memnun birisi cilginca satin almaz. Türkiye'de ilk defa bu sene antidepresan ilaçlarin satışı antibiyotik satisini geçti. Her sey kendinden memnun olmaman, baska biri olmak istemen üzerine kurulu. Modelledigin adam gibi olmak, onun gibi giyinmek, saçını onun gibi boyatmak, onun gibi içmek ve hep markalar konuşmak. Asl mutsuz onlar! Bak, bir kasirga yaşadılar, herkes birbirinin evini dükkänin yağmaladı New Orleans'ta. Durduramadılar, insanları vurdular yağmayı durdurmak için.
Sayfa 148 - Elma yayıneviKitabı okudu
Reklam
Nehir aniden bir dönemeçten savruldu ve her iki yandaki kıyılar yükseldi, Lörien'in ışıkları gizlendi. Frodo bir daha o zarif ülkeye hiç gelmedi. Yolcular artık yüzlerini önlerindeki yolculuğa çevirmişlerdi; güneş önlerindeydi, gözleri kamaşıyordu çünkü hepsinin gözleri yaşlarla doluydu. Gimli açık açık ağlamaktaydı. "En zarif olana son
Schopenhauer'in söylediği gibi, "Hep sahip olamadıklarımızın farkında oluruz, sahip ol­duklarımızı gözümüz görmez." İşte dünyadaki en büyük trajedi de budur. Dünyadaki tüm savaşlara, felaketlere neden olan şey de bu düşünceden başka bir şey değildir.
Kendini horoz sanmak;
Eski zamanlardan birinde, bilinmeyen bir ülkede, bir prens aniden aklını kaçırmış. Kral çaresizlik içindeymiş - prens tek oğlu, krallığın tek varisi. Bütün büyücüler çağırılmış; bütün keramet sahipleri, tıp adamları davet edilmiş; hiçbir çaba sonuç vermemiş. Genç prense kimse yardım edememiş, aklı yerine gelmemiş. Delirdiği gün giysilerini
"Dinle bak. Hep balayı olarak kalmalı, sürekli. Sonsuza kadar – ikimizden biri ölene kadar. Başka türlüsü olamaz. Ya cennet ya cehennem: Bu ikisi arasında doğru yol, erdem, utanç ya da pişmanlık gelip yakamıza yapışıncaya kadar rahat, huzur ve güven içinde bekleyebileceğimiz bir Araf yok ikimizi için.”
Reklam
"Seni seviyorum,” dedim bir kez daha ve titrek elimi uzatarak elini tuttum, dudaklarıma götürdüm, öptüm. Hiç karşı koymadı ama olduğu yerde hafifçe sindi. Haşin değil fakat çatık kaşların eşlik ettiği, kederli ve şaşkın bakışını görebiliyordum. Ardından bir karara varmış gibi elimi kendine doğru çekti ve aynı anda kendisi de biraz öne
Kendilerini bizim yerimize koysalar, tüm o acıları çekerken dayanabildiğimiz yere kadar dayanıp, biri faydalı bir şey söyler diye dikkat kesildiğimizde, karşılığında hep aynı yavan tavsiyelerin, teskin edici sözlerin tekrarlandığını, nasıl utanç içinde yüzüstü bırakıldığımızı görecekler. Sadece bugünü düşündüğümüz sanılmasın. Uzaklardaki dağları parmakla gösterip, '' Oraya çık da bir bak, her şey daha net örünecek,'' dediklerinde eminiz doğru söylüyorlar, bundan şüphemiz yok ama bu korkunç karın ağrısına rağmen, ağrıyı görmezden gelenlerin, ''Hadi, hadi, az kaldı, şu dağın tepesine çık tamam''dan başka bir sözlerini işitmiyoruz.
Durmadan yağmur yağmasına rağmen, 22 Mayıs 1919'da Kadıköy belediye binası önünde yapılmış olan mitingde 20.000 kişi bulunmuştu, öteki mitinglerde görülen heyecan bunda da aynen vardı, özellikle bir Türk kadınının, çocuğuna vereceği öğüdün ne olacağını burada bağıra bağıra açıklaması, dinleyicileri cidden coşturmuş ve söylediği sözler Türk
Sayfa 235Kitabı okudu
Ümitsizliğe kapılma, bak başka çareler var
~Her zaman başka bir yolu vardı, bunu hep söylerdi; eğer yolu yoksa yeni yollar yapardı. Bunu da başaramazsa yıkılan yolları tekrar onarırdı~
Sayfa 88 - Helin Aktan
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.