+367
"Sadun Aren'in kardeşi Cengiz bir dönem üstümüzdü,” demiştim ya... Çok çirkindi ama hep çok güzel kızlarla bir aradaydı "Ağabey," dedim, "Sen bu kadar çok kızlarla nasıl yakın olabiliyorsun?" "Bak,” dedi, "Sana sırrını vereyim. Bir fırsatını bulup kızın eline iğne batır veya başka bir şey yap. Acısını düşünürken seni düşünür." "Tamam," dedim. Kızlar benim fal bakmamı beğenirdi. Kantine gidip kahve içen kızların yanından geçtim. Beni görür görmez yanlarına çağırıp fal için oturttular. Bir fırsatını bulup elimdeki kahveyi kızlardan birinin üstüne döktüm. Gidip Cengiz'e anlattığımda gayet kendinden emin "Tamamdır, dedi "O kız senden başkasını düşünemez."
Çevremizdeki insanlara bak. Neden acı çektiklerini, neden hep mutluluk arayıp bir türlü bulamadıklarını merak etmiştin. Bir insan şöyle bir durup kendi kendine, benim hiç gerçek anlamda kişisel bir arzum oldu mu, diye sorsa, cevabı hemen bulur. Bütün isteklerinin, çabalarının, rüyalarının, ihtiraslarının hep başka insanlardan gelme bir motivasyon olduğunu görür. Aslında çabaları maddesel zenginlik uğruna bile değildir, elden düşmecinin hayali sayabileceğimiz saygınlık içindir. Bir onay arar. Kendinin olmayan bir onay. Ne o mücadeleden bir keyif alır, ne de başardığı zaman bir sevinç duyar. Bir tek şey için bile, 'Bunu isteyişim, kendim istediğim içindir, yoksa komşularım bana imrensin diye değil,' diyemez. Ondan sonra da, neden mutsuzum diye merak eder. Mutluluğun her türü, kişiye özeldir. En büyük anlarımız kişiseldir, kendimizden kaynaklanan bir motivasyondan gelir, ona el sürülemez. Bizim için kutsal olan, değerli olan şeyler, herkesle paylaşılmayan, orta malı olmayan, çekip kurtardığımız şeylerdir. Oysa şimdi, içimizdeki her şeyi herkesin gözü önüne sermemiz, herkes ellesin diye ortaya açmamız isteniyor. Toplantı salonlarında neşe aranıyor. Benim demek istediğim türdeki kaliteye bir isim bile bulmuş değiliz. Yani insan ruhunun kendine yeterliliğine. Ona bencillik ya da egoizm demek zor.
Plato Film Yayınları
Reklam
ARAGORN İLE ARWENİN ÖYKÜSÜNÜ
"Arador Kral'ın dedesiydi. Oğlu Arathorn evlenmek için Aranarth soyundan gelen Dfrhael'in kızı olan Zarif Gilraen'e talip olmuştu. Bu evliliğe karşı çıkmıştı Dfrhael; çünkü Gilraen küçüktü ve Dtinedain âdetlerince evlilik yaşına ulaşmamıştı henüz. "'Dahası,' demişti, 'Arathorn olgun yaşta, sert bir adamdır
Çevremizdeki insanlara bak. Neden acı çektiklerini, neden hep mutluluk arayıp bir türlü bulamadıklarını merak etmiştin. Bir insan şöyle bir durup kendi kendine, benim hiç gerçek anlamda kişisel bir arzum oldu mu, diye sorsa cevabı hemen bulur. Bütün isteklerinin, çabalarının, rüyalarının, ihtiraslarının hep başka insanlardan gelme bir motivasyon olduğunu görür. Aslında çabaları maddesel zenginlik uğruna bile değildir, elden düşmecinin hayali sayabileceğimiz saygınlık içindir. Bir onay arar. Kendinin olmayan bir onay. Ne o mücadeleden bir keyif alır, ne de başardığı zaman bir sevinç duyar. Bir tek şey için bile "Bunu isteyişim kendim istediğim içindir, yoksa komşularım bana imrensin diye değil" diyemez. Ondan sonra da, neden mutsuzum diye merak eder.
"Hep aklıma geliyorsun bak Gördün mü,senin de gidecek Başka yerin yok...."
Peki, başka ne diyeyim? İçimizden geçen düşünceler dışardan görünüyor mu ki? İnsanın ruhunda koca bir ateş yanıyor olabilir, ama hiçbir zaman kendi kendisini ısıtamaz onunla; gelip geçenlerse yalnızca bacadan çıkan cılız dumanı görürler ve yollarına devam ederler. Şimdi bak, yapılması gereken şu: İçindeki o ateşi körüklemeli kişi, kendi kendine yeterli olmalı, büyük bir sabırsızlıkla, ama yine de sabırla birinin gelip o ateşin yanına oturacağı -belki de hep orada kalmak üzere- saati beklemeli.
Sayfa 44
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.