Protestanlık zayıf bireycilikti ama.
Protestanlık, işte bu başkaldırının dindeki görünüşü. Bireyciliğin en güzel deyimini bulduğu hareket üstelik. Bütün bu değişimde, Batı' daki iktisadi gelişmenin, doğan kapitalizmin ortaya çıkardığı yeni bir sınıfın, yani burjuvazinin yaşam anlayışı ve yaşayışının büyük payı var. İktisadi gelişmenin bu sınıf yararına yarattığı zenginlik ve refah, ortcıçağın ve Hıristiyanlığın sıkıcı ahlak kurallarını eğip bükecekti ister istemez. Ve yaşama tutkuyla bağlılığı, zevk ve sevinç içinde yaşama arzusunu, giderek biçim ve maddenin yetkinlik ve güzelliğine önem vermeyi getirecekti arkasından doğal olarak. Maddesel ve özgür bir yaşam akışının, edebiyat ve sanah etkilememesi de olanaksızdı aslında. Nitekim öyle oldu
İrlanda tarihi her zaman bir başkaldırının, mükemmel bir biçimde haklı başkaldırının öyküsü olmuştur. Ve eğer İrlanda davası bu kadar açık bir şekilde başarısız olsaydı, başka hiç kimse başarılı olamazdı. Her şey, insanların görünmez bir mekanizmanın kölesi olduğunu, ama kaderinde kendini yeniden üretmeye yazgılı olduğunu gösteriyordu.
Reklam
139 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
-SPOİLER İÇERİR- Yazar tüm toplumların ve tüm dinlerin ortak kötüsü, kardeş katili Kabil'i tanrı ile bir diyaloğa sokuyor ve üç semavi dinin kutsal saydığı olaylar arasında bir geziye çıkartıyor. Kardeşini öldürmenin yükü ve suçu dahil her türlü kötülüğü, iyiyi yarattığı gibi kötüyü de yaratıp insanları bu ikilemde terk eden tanrıya yükleyen Kabil, dünyada tanrının bir oyuncağı gibi hissedip tanrını oyununu bozmanın bir yolunu arıyor. Mucize kabul edilen bazı olayların mantıklı açıklamalarını bazılarının ise bilimsel açıklamalarını vurgulayarak, aslında anlatılanların öyle olmadığını mucizevi olaylar yaşanırken orada bulunan Kabil'in ağzından gösteriyor. Hikayesini dinlediğimiz karakter de sıradan bir zaman yolcusu değil, tarihin bilinen ikinci başkaldırısını yapan ve yer yüzünün ilk günahını işleyen Kabil'dir. Bu da yazarın ilk günahtan itibaren tanrının oyununun farkında olduğunu göstermeye yönelik yaklaşımı gibi görünmektedir. Kitabın bazı ülkelerde yasaklılar listesine girmiş olmasına şaşmamalı. Kabul edilmiş belli şeylerin detaylarına bu şekilde inmenin kabullerin kuvvetinden bir şey götürmediği ortada olsa da kitap başlı başına şüphe ediyor olmanın kaliteli bir dışa vurumu olarak kabul edilebilir.
Kabil
KabilJosé Saramago · Kırmızı Kedi Yayınevi · 201811,3bin okunma
320 syf.
8/10 puan verdi
Daha önce Akhilleus'un Şarkısı'nı okuyanlar aslında bu hikayeyi bilerek başlıyor kitaba. Nitekim Troya savaşını bu sefer de susturulan kadınların, Briseis'in gözünden okuyoruz. Akhilleus Briseis'in dört kardeşini de katlettikten sonra Briseis'i kendine ganimet olarak alır. Daha doğrusu halkı öyle istemiştir. Rüzgarın yönünü öğrenmek için kendi kızını kurban eden Agamemnon lanetten kurtulmak için cariyesini iade etmeyince savaşın gidişatı değişir. Ne olduysa Briseis Agamemnon'un malı olmuştur. Salgın tanrısı Apollon duy sesimi... Yunanlılar savaşı kaybedecektir çünkü Akhilleus savaşmayı bırakmıştır. Yine çok aşina olduğumuz bir isim Patroklos O'nun zırhını giyerek Hektor'la çarpışır. Bir yanda Helen ve Paris bir yanda Hektor ve Andromahi ve de babasını görmeyen Pyrrhos. Akhilleus'un öfkesi ve savaş çığlıkları kulağımda yankılanırken Kadının; öfkesi, çaresizliği, gücü, güçsüzlüğü.. gerçekten içler acısı bi perde arkası okuyoruz. Kitabı beğendim ama sonuçta kurgu olduğu için kadınların sesini, Briseis'in sesini daha çok çıkartmasını beklerdim yani daha çok kadın karakterlerin başkaldırısını kahkahasını... Yunan tarihe damgasını vuran yegane kadın Helen sanırım. Kitap gerçekten güzeldi herkese iyi okumalar...
Kızların Suskunluğu
Kızların SuskunluğuPat Barker · İthaki Yayınları · 20201,191 okunma
96 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Bu kitapta Kierkegaard'ı her zamanki kişiliği yerine, tarihe tanıklık etmiş usta bir gözlemci olarak görüyoruz. Kitabın ikinci kısmı "Deha ile Havarilik Arasındaki Fark" başlığını taşımakta, adından da anlaşılacağı üzere Hristiyanlık ve Havarilik ile ilgili ve bu bölümde bizleri ilgilendiren pek birşey yok, akademik olarak ilgi
Şimdiki Çağ-Başkaldırının Ölümü Üzerine
Şimdiki Çağ-Başkaldırının Ölümü ÜzerineSoren Kierkegaard · Paris · 201760 okunma
192 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
17. Yüzyılın sonlarına doğru İspanyol soylular kral ve hıristiyanlık adına Yeni Dünya'yı ve orada yaşayan Kızılderili ve Siyahi halkları köleleştirip ülkenin yer altı zenginliklerini sömürge haline getirmiştir. Onların iktidarı doğrudan yaratıcıdan geliyordur fakar bunu kim demiştir onlara? Ellerinin altında ki kuklaları papazlar. Onların
Köle
KöleHans Kirk · Yordam Kitap · 2018299 okunma
Reklam
194 öğeden 81 ile 90 arasındakiler gösteriliyor.