Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İkisinde de, hem vahşilerde hem de nevrotiklerde, düşünmek ile yapmak arasında bizlerdeki gibi keskin ayrımlar yoktur. Ama nevrotik kişi özellikle de eyleme geçmek konusunda ketlenmiştir, düşünce tamamen eylemin yerine geçmiştir. İlkel insan ise ketlenmemiştir, düşünce eyleme dönüşüverir, denebilir ki, eylem onda düşüncenin yerini almıştır; bu nedenle, vardığım kararın doğru olduğu iddiasında bulunmadan, tartıştığımız konu bağlamında şunu varsayabileceğimiz görüşündeyim: Başlangıçta eylem vardı. 105 [Goethe, Faust, I. Bölüm, 3. Sahne.]
Sayfa 172
Başlangıçta eylem vardı (Goethe, Faust)
Reklam
Başlangıçta Eylem Vardı!
Şöyle yazılı orada: “Başlangıçta Söz vardı!” Tıkandım kaldım bile burada! Kim yardım edecek şimdi bana? Söze bu kadar değer vermem mümkün değil Başka türlü çevirmem lazım, Doğru aydınlatırsa aklım beni. Şöyle yazılı orada: Başlangıçta akıl vardı. İlk satırı iyi düşünmek lazım, Acele etmesin kalemin! Anlam mıdır her şeyi oluşturan ve yaratan? Şöyle yazılmalıydı: Başlangıçta güç vardı! Ama bu kelimeyi de yazarken, Uyarıyor bir şey beni ve yine değiştiriyorum. Yardım ediyor aklım bana! Birden çözüyorum sorunu Ve yazıyorum huzurla: Başlangıçta eylem vardı!
"Başlangıçta söz vardı." ( Bu incilin ilk cümlesidir.) ... "Başlangıçta anlam vardı." Bu sözü iyi düşün. Kalemin fazla hızlı yürümesin. Her varlığı yaratan ve birleştiren şey, anlam mıdır? Daha doğrusu "Başlangıçta kuvvet vardı." demekti. Ama bunu yazarken de konuyu böyle bırakmaktan beni men eden bir şey var: Ruh yardım ediyor bana. Ruhun yardımıyla birdenbire ilham geliyor, sorunu çözüyor ve gönül rahatlığıyla "Başlangıçta hareket ve uygulama vardı. " diye yazıyorum. ( Goethe bu sözleriyle gerçek kurtuluşu eylem yapmakta bulur. )
İnsanı insan yapan düşünce ve dil de, uzun bir çağ, Eskitaş Çağı boyunca, yine çalışma eylemi içinde ve topluluğun bağrında doğdu ve gelişti. Kutsal Kitap, «Başlangıçta kelâm vardı» diyor, yanlış; doğrusu, Goethe’nin söylediğidir: «Başlangıçta eylem vardı.» İnsanı, insan kendi elleriyle yaratmıştır!
Sayfa 14 - Adam Yayınları
Reklam
Doğrudan eylem biçimlerinin etkisinin artmasına gelince, bu eğilim esas olarak işçi hareketiyle ilgilidir ve dünya ekonomisinin iki temel eğiliminin ortaklaşa etkisinden kaynaklanır: Emek gücünün giderek daha fazla metalaşması eğilimi ve işbölümünün ve mekanizasyonun artması eğilimi. Bir önceki aşamada, işçi hareketlerinin devlet iktidarını ele geçirmeyi ya da denetlemeyi amaçlayan kalıcı bürokratik örgütlere güvenme noktasına gelmelerinin iki ana nedeni vardı. Birincisi, bu işçi hareketleri başlangıçta, büyük ölçüde, proleterleşmiş ya da proleterleşmekte olan, ama işverenler karşısındaki pazarlık güçleri hâlâ kendi el becerilerine bağlı bulunan zanaatçı ve el sanatçısı işçilerin bir ifadesiydi. Bunun bir sonucu olarak, bu işçilerin kendi becerilerinin arzının kısıtlandırılmasında ve talebinin genişletilmesinde büyük çıkarları vardı. Bu ise sendikal örgütlerin, bir yandan emek sürecinde el sanatlarının rolünü korumaya, öte yandan da el sanatı becerileri edinilmesi üzerinde denetim kurmaya yönelmesini gerektiriyordu. Tıpkı tekelci rant benzeri gelirlerin ortaya çıkmasını sağlayan bir kıtlık durumunu "yapay bir şekilde" (yani tarihsel eğilimlere karşıt olarak) yeniden üretmeye çabalayan diğer örgütler gibi, bu zanaat birlikleri ya da zanaat merkezli sendikalar da sonunda, kendi başarıları için işverenleri piyasa işlemleri yoluyla kâr etmekten alıkoymak için devlet iktidarını kullanma yeteneklerine bel bağlamışlardı. Bu yapay (yani piyasa dışı) engeller iki yönlüydü: işçilerin ücret ve koşullarıyla ilgili devlet kuralları; ve sendikalaşma ve toplu pazarlık konusundaki devlet yasaları.
_Din, yaygın bir tür ruh hastalığıdır; saplantı nevrozudur, çarpıtılmış masallardır, gerçeğin inkarı sonucu oluşan toz pembe yanılsamalar sistemidir, uydurmadır, hurafedir, putperestliktir. Bu putlar ise kendi fantezilerimizdir. Dine karşı olan şeye hakikat denir. Tanrı ise abartılmış bir baba figürüdür. _Din, ırkın karakteridir _Uygarlığı
Herkes bir başkasının sağırı. Herkes kendisine benzemeyenin körü. Herkes kendisinin, ‘kendim’ derken içini doldurduğu her şey budalası. s.15 Anlamak ister gibi yapıyoruz duvarın ardındakini ama aynadaki suretimizin sarhoşuyken ne mümkün. s.16 ‘sen’ diyebilmek cevheri. s.17 “Kendimi düzeltirsem yeryüzü bir yanlıştan kurtulacak.” “Cümleler
Sayfa 91 - profil kitapKitabı okudu
234 öğeden 151 ile 160 arasındakiler gösteriliyor.