Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gökhan Taşpınar

Yeni Osmanlıcılık safdil bir milliyetçiliğin değil, tahakküm kurmak isteyen dar bir muhalefetin kullandığı mızmız bir ifadedir. Osmanlı İmparatorluğu'nun eski topraklarının böyle bir gelişimi kaldırması mümkün değildir.
Sayfa 170Kitabı okudu
Reklam
Bir yerde İstanbul'daki Damat Ferit çevreleri Mustafa Kemal ve çevresindekileri ittihatçılıkla suçluyorlardı. Halbuki onların ittihatçılıkla bağları çoktan kopmuştu. İttihat ve Terakki liderlerinin onları pek sevmediği ve onların da İttihatçılardan pek hazzetmediği hepimizin malumudur.
Sayfa 121Kitabı okudu
Türkiye'ye dayatılan ise çok ağır şartları olan Sevr'di. Türklere karşı "Avrupa'da yeriniz yok ve Anadolu'da da kim isterse sizden istediğini alır. Kurak Anadolu yaylasının bir tarafına sokulsanız ve İstanbul'da yaşama hakkı elde etseniz ne nimet!" havası hakimdi.
Sayfa 118Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Türkiye Cumhuriyeti'nin üzerine kurulduğu topraklar Osmanlı Devletinin anavatanıdır. Bu nedenle Cumhuriyetle beraber devlet devam ediyor;diliyle, diniyle, toprağıyla ve insanlarıyla elbette Osmanlı'nın halefi biziz. Türkiye bir 'reddi miras' hakkına sahip değil.
Dolayısıyla 'ahlaki değerler' denen sözde hakikatlerin tartışmaya açılması gerekir. Nietzsche burada da ebedi ve evrensel olanın, duygulanımların, heyecanların ve arzuların arkasındakileri göstermek ister. Herkesin eşit olmasını isteyen egemen olamaz. Böyle birinin adalet arzusu doğanın daha güçlü biçimde donattığı insanlardan intikam alma öfke ve hıncını gizleyen bir maskeden başka bir şey değildir.
Sayfa 240Kitabı okudu
Reklam
Öte yandan Marx, proletaryanın sefaletini, Londra gecekondularındaki sağlıksız ve insan onuruna yakışmayan koşulları, çocukların çalıştırılmasını, yok olan yaşamları, yaralanan bedenleri, sanayileşme ve kapitalizmin gözler önüne serdiği genel anlamda insanlıktan uzaklaşmayı anlatırken bilimsel bir analizden çok ahlaksal bir protestoda bulunmaktadır.
Sayfa 232Kitabı okudu
Bir aydınlanma düşünürü olan Kant aynı zamanda barış düşünürüdür ve aklın savaştan kesinlikle nefret ettiğine inanmıştır.
Sayfa 200Kitabı okudu
Descartes, Sokrates ya da Aristoteles gibi mutlu olmak için ahlaklı olmayı önermez. O daha çok erdemli bir yaşam sürebilmek için mutlu, yüce gönüllü olmayı önerir.
Sayfa 113Kitabı okudu
Montaigne'i çok okumuş ve ona çok şey borçlu olan Nietzsche'nin onun için şu övgü dolu sözleri niçin söylediği anlaşılıyor: "Bir insanın hakikat konusunda yazdıkları dolayısıyla bu dünyada yaşamaktan daha fazla zevk alıyoruz."
Sayfa 100Kitabı okudu
Bu anlamda Montaigne bizi zaaflarımızla barıştırır ve kendimizi olduğumuz gibi sevmeye teşvik eder.'En amansız hastalığımız kendimizi hor görmemizdir'. Bu nedenle herkes mecbur olduğu dostluğu geliştirmeli ve üzüntülerden kurtulmak için dostluktan yararlanmalıdır... Üzüntü herzaman zararlı, herzaman bir hastalık, bir çılgınlıktır, korkaklıktır, alçaklıktır aşağılık bir şeydir.
Sayfa 100Kitabı okudu
Reklam
Machiavelli'ye göre hakikat, iktidarın ele geçirilmesi ve korunmasına bağlıdır; bir ahlak sorunu değil temsil, imaj, gösterilen ya da gizlenen tutkulardır, ideallerden çok gerçek etkinliktir.
Aristoteles'e göre en büyük mutluluk insanın kendini bilgiye adamasıdır ama dostluğun gücünü ve aile yaşamının zevklerini de gözardı etmez bu filozof. Ayrıca bilgenin mutlu olmak için sadece erdeme değil sağlığa, belli ölçüde rahatlığa ve belli bir saygınlığa ihtiyacı olduğunu da bilir.
Platon'a göre hakikat sürekli değişkenlik gösteren, çoğu zaman her insanda farklılıklar gösteren duyumlarda değildir. Hakikat, filozofların farklı biçimlerini düşünebilecekleri idealar dünyasında ebedi ve değişmez biçimde bulunur. Buna göre filozofların amacı toplumu bu ideal modele uygun olacak biçimde değiştirmektir.
Dar kafalılık ile birlikte kuvvetli bir kanaatin nüfuzla sarılmış bir adama verdiği kudreti düşünmek insanı dehşete düşürür. Engel tanımamak, istemesini iyi bilmek için bu şartlar zaruridir. İçgüdüsel bir anlayışla kitleler, cazibesine kapıldıkları bu kişileri kendilerine lazım olan lider olarak benimserler.
Sayfa 198Kitabı okudu
Kitlelerin ruhuna daima hakim olan özgürlük gereksinimi değil, bağlılık gereksinimidir. Bağlılığa susamış olmaları, kendilerinin yöneticisi olduğunu söyleyen kimseye içgüdüsel olarak onları bağlar.
Sayfa 122Kitabı okudu
1.541 öğeden 1.501 ile 1.515 arasındakiler gösteriliyor.