Tarih, kitaplarda anlatılanlar gibi midir yoksa bireylerin yaşadıkları gibi midir? 1000 sayfa boyunca yazar bu soruya yanıt arıyor. Cevabı da sonunda okuyucuya bırakıyor. Yazar bir demecinde, “Sadece politik ve ekonomik tarih bizi doğru yoldan saptırır; yazarı asıl ilgilendirmesi gereken insanoğlunun kaderi ve tecrübeleridir.” diyor. Bu bağlamda
Canlılar âlemindeyse bizim dışımızda kimsede emeklilik diye bir olay görmeyiz. Bu garip uygulamayı biz icat ettik! Yaratılışımızdan gelmeyen bir şekilde, bazı görevleri ancak belli bir yaşa kadar yapabileceğimiz sistemlerin içine sokuluyor ve oralarda zorla çalıştırılıyoruz. Neden? Para kazan ki yarın rahat yaşayasın... Fakat o “yarın” geldiğinde genellikle sudan çıkmış balık gibi kalan, kendi başına ne yapacağını bilemeyen birçok yaşlı insan üretiyoruz. Eğer maddî bir birikimi varsa insan çoğu zaman ondan bile faydalanamıyor. Ömür boyu çalışmasının semeresini genellikle arkadan gelen çocukları, akrabaları tüketiyor. Böyle bir sisteme razı olmak deliliktir ama bazen yeterince uzun bir süreyle paylaşılan böyle delilikler “teâmül” ve “norm” haline gelebiliyor.
Sen plastik çiçek misin ki her mevsim bahar yaşayasın? Tabii ki bu hayatta bazen kış bazen de sonbahar göreceksin, bazen yokuş ve bazen engebe ile karşılaşacaksın. Unutma ki imtihanlar yormaz, aksine seni daha da güçlü kılar. İsteklerini elde etmek için sabırlı olmalısın.
Sen plastik çiçek misin ki her mevsim bahar yaşayasın? Tabii ki bu hayatta bazen kış bazen de sonbahar göreceksin, isteklerini elde etmek için sabırlı olmalısın.
Sen plastik çiçek misin ki her mevsim bahar yaşayasın? Tabii ki bu hayatta bazen kış bazen de sonbahar göreceksin, bazen yokuş ve bazen engebe ile karşılaşacaksın. Unutma ki imtihanlar yormaz, aksine seni daha da güçlü kılar. İsteklerini elde etmek için sabırlı olmalısın.