Dünyanın gidişatı her geçen gün bendeki endişeyi bir üst seviyeye çıkarıyor çünkü felaketlerin ardı arkası kesilmiyor. Sel, deprem, hastalık çoğaldıkça çoğalıyor adeta kıyametin ön fragmanını izler gibi... Gözlerimizi gaflet perdesi bürümüş bir türlü o perdeyi kaldırmıyor ve kendimize gelmekten bile acziyet duyuyoruz, noldu ya bize? Dünya sevgisi gözlerimizi çok mu süsledi? ya da hiç ölmeyecekmişiz de dünyayı ebedi hanemiz mi belledik...Vah ki halimize! Cehennemin o elem verici ateşini unutup nasıl da rahat bir hayat sürdürüyoruz. Suriye, Arakan, Libya, Doğu Türkistan, Mısır, Gazze, Kudüs ve daha niceleri zulüm altında inlerken mazlumlar mahzunken biz nasıl da rahat olabiliyoruz ki... Vallahi hem bizim rahatlığımız hem de içimizde ki beyinsizler yüzünden Rabbimiz'in gazabına topyekûn müstehak oluyoruz.
Hani Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri diyor ya;"Cennet ucuz değil, cehennem dahi lüzumsuz değil." Evet cennet ucuz değil bunun için iman lazım, Allah'a hakiki mana da kulluk lazım, fedakarlık lazım... Bizler bunları yaptığımız sürece biizniillah hak bir şekilde cenneti kazanmış olacağız velakin kolay yolu seçip bunları da terk edersek cehennemin yolu kadar kolay bir yol yoktur. Cennet pahalı cehennem ucuzdur...