Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Dilini çok beğendim hikmet anıl Öztekin Kahraman Tazeoğlu gibi insanların şair sayildigi bir ülkeye göre çok başarılı yazarını tebrik ediyorum (;
"Palyatif toplum aynı zamanda bir "beğendim" toplumudur da. Bir beğeni çılgınlığına kapılmıştır. Her şey beğeni kazanana kadar düzleştirilir. "Like" günümüzün imi, hatta ağrı kesicisidir. Sadece sosyal medyaya değil, kültürün bütün alanlarına hâkimdir. Sadece sanat değil, bizzat hayat instagramlanabilir olmak durumundadır; yani acı verebilecek keskin kenarlar, uçlar, çatışmalar, çelişkiler giderilmiş olmalıdır."
Reklam
Gece kaç hece daha uzar Bilinmez ki Bu dağlatan sensizlikte Yutuldum tüm bilyelerimi bu beklemede Oyunlardan oyun beğendim Bir oyun keşfettim Geceye hece dizdim Karanlığa boncuk gibi sensizliğimi koydum Az buçuk gelecek gibiydin İhtimale ümidimi astım
Merhaba kitapseverler #İçimdekiKenanÜlkesi#tasavvuf#felsefe#okudumbitti#ozlemli_kitaplar#alıntı Yaralar iyileşir,sen sebep oluşuna tövbe et! Henüz vakit var; önce kalbini arındır,sonra niyetini diri tut. Rabb' ine sığınanlara üzüntü ve keder yok, biiznillah... Aldığın her nefesi geçer akçe kıl,nasiplen pişmanlığın şefaatinden... Pişmanlığın Burak' ın olsun, sancın seni terketmesinki huzur-u mahşere dek, ayağın sürçmesin yolculukta! Rabb'ine güven... Muhakkak ki o,seni zay eylemez.. Allah diyen bir kul, illa ki selâmet bulacaktır menzilinden !.. Kitabımız üç bölümden oluşmaktadır. Bunlar Taş, K'âğıt, Makas Tasavvuf' un , Maneviyat'ın,felsefe'ninde ne güzel birbiriyle harmanlanmış ,ayrıyeten şiirsel anlatımını da çok beğendim. Yazarın yaşadığı olaylar karşısındaki içsel muhakemesini ve tutumunu çok severek okudum .Hem Allah aşkını hem herşeyin tevekkülden ibaret olduğunu ,yolumuza yanlış adımlarımızı bilerek ,öğrenerek doğru adımlara çevirebilecek o güçte bizde olduğunu bir kez daha okuyarakta,sorgulayarak,sorgulatarak ve yaşayarak öğrenmeye devam edeceğiz... Farklı ve değişik bir eser okumak isteyenlere öneriyorum. Sağlıcakla,kitapla kalın
Yusef Masadow
Yusef Masadow
@karinakitap
Dilek E.D
Dilek E.D
-Şimdi söyle bakalım Kâmran, gülbeşekeri beğendin mi? -Beğendim. -Sevdin mi? -Sevdim. -Bir daha söyle. -Beğendim ve sevdim. -Öyle değil Kâmran "Ben Gülbeşeker'i sevdim." de. -Ben Gülbeşeker'i sevdim. -Bir kere daha Kâmran, "Ben Gülbeşeker'i çok seviyorum," de. -Ben Gülbeşeker'i çok seviyorum, senin istediğin kadar çok seviyorum.
Sayfa 402
- Şimdi söyle bana bakayım Kamran, gülbeşekeri beğendin mi ? Genç adam gülerek cevap verdi: - Beğendim. - Sevdin mi ? - Sevdim. - Bir daha söyle. - Sevdim. - Öyle değil Kamran, " Ben gülbeşekeri sevdim, " de. Kamran bu çocukça ısrarı anlamayarak gülüyordu. - Ben gülbeşekeri sevdim. Feride, gözlerinde, yanaklarında ateşler uçarak, utancından kirpikleri titreyerek yüzünü ona yaklaştırıyor, yalvaran bir çocuk gibi boynunu büküyordu. Dudaklarında tutuk nefeslerle: - Bir kere daha, Kamran, " Ben gülbeşekeri çok seviyorum, " de. Genç adam, istediği verilmezse ağlayacak çocuklar gibi büküen, titreşen bu dudaklara heyecanlı bir hayretle bakıyordu. Sebebini kendinin de bilmediği gizli bir teessürle titreyerek: - Ben gülbeşekeri çok seviyorum, senin istediğin kadar çok seviyorum, dedi. Feride, bir çocuk sevinciyle ellerini çırptı, fakat dudakları gülerken gözlerinden yaşlar geliyordu. Ehemmiyetsiz bir şey için ağlayan bir yabancıyı ayıplar gibi "Ne delilik, bir marifetini beğendirdiğin için bu kadar memnun olmak ne delilik! " diye çırpınıyor, kendi kendisiyle eğlenmeye, parmaklarıyla gözlerini kurutmaya çalışıyordu. Fakat yaşlar bir türlü durmuyordu. Tutuk bir feryada benzeyen bir hıçkırık; sonra yüzü elleri içinde, ağlaya ağlaya içeri kaçtı.
Sayfa 503 - İnkılap Yayınları, Reşat Nuri Güntekin, Bütün Eserleri, ÇalıkuşuKitabı okudu
Reklam
"Seni seviyorum." Bu yolculukta ona bunu yeterince söylememiştim. Sadece ikimizin olduğu pek fazla anımız olmamıştı. "Bu konuda ne düşünüyorsun?" Drake gözlerini kırpıştırdı. "Ben de beğendim."
Sayfa 21 - Memphis
Algofobi
Günümüzde sanat zorla "beğendim" korsesinin içine tıkılmaktadır.
“ Hanımefendi çok güzel olsa ben zaten almam. Ben kıskanç bir adamım. Zekâsını, bilgisini, terbiyesini beğendim. ”
Sayfa 820 - Alfa yayınlarıKitabı okuyor
Sureduran " like/ beğendim" bir korelmeye, gerçekliğin ortadan kalkmasına yol açar.
Reklam
Okuduğum en güzel kitabım (:
Herşey pisikolojik kitapta insan nasıl biyososyo kültürel bir varlık ise ağrı içinde benzer bir tanımlama yapılıyor yani ağrı karşımıza aslinda olmadan sosyalleşme kulturlesme yada biyolojik kaynaklı olarak çıkabilmektedir insan neye inanırsa ondan ibarettir ... Bakışının tam olarak bilimseliklerle açıklandığı bir kitap olmuş kesinlikle çok beğendim tekrar okunabilecek bir kitap güncel araştırmalar ve vaka örnekleri ile zenginleştirilmiş bu kitapta begenmedigim yer yoktu resmen kesinlikle herkesin okuyabileceği bilgeli ve özel ve güzel bir kitap ...
Palyatif toplum aynı zamanda bir "beğendim" toplumudur da. Bir beğeni çılgınlığına kapılmıştır. Her şey beğeni kazanana kadar düzleştirilir. "Like" günümüzün imi, hatta ağrı kesicisidir.
Her aygıt, her iktidar tekniği boyun eğdirmekte kullanılan kendi kutsal nesnelerini (Devotionalie) üretir. Bunlar iktidarı maddi­leştirir ve sabitleştirir. Devot, boyun eğmiş demektir. Akıllı tele­fon dijital bir kutsal nesne, hatta dijital kutsal nesnenin ta kendi­sidir. Tabi kılma aracı olarak tıpkı elde taşınma kolaylığıyla bir tür cep telefonunu (Handy) andıran tesbih gibidir. Her ikisi de insanın kendini sınamasına, kendini kontrol etmesine hizmet eder. İktidar, gözetleme işini bireylere devrederek verimliliğini artırmış olur. Like /Beğendim dijital "Amin"dir. Like'ı tıklarken iktidar düzenine tabi kılarız kendimizi. Akıllı telefon sadece et­kili bir gözetleme aracı değil, aynı zamanda taşınabilir bir günah çıkarma sandalyesidir. Facebook dijitalin kilisesi, sinagogudur (sinagog'un kelime anlamı "toplantı" dır).
"Beğendim" toplumu
Sadece sanat değil, bizzat hayat instagramlanabilir olmak durumundadır; yani acı verebilecek keskin kenarlar, uçlar, çatışmalar, çelişkiler giderilmiş olmalıdır.
Akşam dergahında bütün dervişleri toplamış onların gönüllerine dokunuyordu Üftade. Sonra birden; "Haydi, evlatlarım, bahar vaktidir, gidin de birer çiçek getirin bana" demişti de bütün dervişler sanki ufacık çocuklar gibi sevinçle koşup gitmişlerdi. Ve Hüdayi de çıkıp gitmişti hocasına bir çiçek alıp gelmek için. Dolanmış, dolanmış durmuştu bostanın her bucağını. Bir vakit sonra bütün dervişler ellerinde çiçeklerle gerisin geri gelmişlerdi Üftade'nin yanına. Hepsi muhabbetle vermişlerdi çiçeklerini. Ne güzel renkleri vardı, ne güzel kokardı Bursa'nın çiçekleri. Hüdayi o çiçekleri görünce kendi elinde tuttuğu çiçeğe bakıp da mahcup kalmıştı, utanmıştı. Zira onun getirdiği kurumuştu, sararmıştı. Ama yine de vermişti hocasına. Üftade o kuru çiçeğe bakıp da sormuştu Hüdâyî'ye; "Evladım bak herkes tazecik, rengarenk çiçekler getirmişken sen neden bu kuru çiçeği getirdin?" Mahcup olmuştu Hüda'yi, çok utanmıştı da cevap vermişti hocasına edeple; "Efendim, hangi çiçeği koparacak olsam kendi lisanınca Allalı'ı zikreder buldum onu. Koparıp zikrinden alıkoymak istemedim, yapamadım da bu kuru çiçeği aldım geldim. ölmüştü de zikri tükenmişti onun" demişti de bütün dervişler hayret etmişti. Bir vakit sonra hocası kulağına eğilip "En çok senin getirdiğin çiçeği beğendim evladım" deyivermişti.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.