Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Güneş
Güneş işini vaktinde yapamamaktan korkuyormuşcasına aceleyle yükseliyordu bulutsuz gökyüzünde. Sanki sadece bizi değil bulutları da yakıp uzaklaştırıyordu etrafından. Gökyüzünün kendine kalmasını istiyordu sanki. İstediğini yapmayı da iyi biliyordu. Tek bir kuş bile yoktu etrafta. Bu yanlızlığını sıcak olmasına mı borçluydu parlak olmasına mı?
Kitap anıları
Kitapları yarıda bırakma huyum yoktur. Ne kadar zorlansam da bir esere bu saygısızlığı yapmak istemem. Ama Kazuo Ishiguro'nun
Günden Kalanlar
Günden Kalanlar
kitabı böyle olmadı benim için. Sanırım eylül-ekim gibiydi ilk elime aldığımda. Sonbaharın boşluğuyla ve hüzünbaz neşesiyle "bir şey olsun" dediğim günlerdi. Daha mı neşeliydim sanki? Belki daha
Reklam
"Bir kadın gelir, değiştirir seni..."
Vedalar ne acı ama... Hele ki en kıymetlimize, en değerlimize, her şeyimize veda ediyorsak daha da acı. Son veda ise çok çok çok daha acı... En kıymetlimle vedalaştım, seninle sevgili. Farkına varmak çok zordu. Arabadan indin, az önce yanımdaydın. Son görüşmemiz bir fırının önündeydi, el eleydik. Son kez gittin yanımdan, kabullenemiyorum;
Aslında bu yazıyı yazmayı geciktirmek istiyordum ki yanlış bir şey yazmayayım.Ama işte bilirsin aceleci herifim ben, beklemeyi sevmem. Hem sen kaç saate sığdırmışsın yazılarını öyle.Kaldı ki senin profilin de zaten benim profilim olmuş durumda sadece yazı paylaşamıyorum o kadar. Aslında keşke payabilse idim ne söylenecek sözler vardı. Neyse sen
Ne yapıyoruz? Her şeyin daha güzel olması için ne yapıyoruz? Her şey daha güzel olmadığına göre pek bir şey yapmıyor olmalıyız? Belki bir şeyler yapıyor bazılarımız ama o kadar az ki onlar, fark edilmiyor hayata kattıkları güzellikler. Hayatın genel manzarasında hep çirkinlikler, kötülükler, acılar, haksızlıklar öne çıkıyor. Varsa
Tehlikeli oyunlar ( kişi kendinden bilir işi )
Bugün Bodrum'da arkadaşlar ile bir balık restoranın'da oturup demlenir iken bir güzel kız ile tanıştım. tanışma biz masa'da sohbet ederken onun masanın yanında bulunan küçük gözlü langırt masasında arkadaşlarını yenmesi ile açıldı, arkadaşlarım kalkıp oynama isteği ile 1 El 4 tur atalım dedi kabul ettim. langırt masasında beklerken
Reklam
200
200. gün... Hayatımın en kötü 200 günü. Bunun böyle olması çok olağan dışı bir şey değil. Bana eğer bu ayrılıktan önce "ayrılık olursa nasıl olur" diye sorsaydılar, hemen hemen şu anki gibi bir durumu tarif ederdim. Yani beklenti dışı bir şey yok. Bu süreç ne kadar sürerse, bu günler de 201, 202... diye devam eder. Tabii ki de umut
"Arap Haşim" ( Muhsin Kızılkaya) 04.10.2020
Ahmet Haşim
Ahmet Haşim
İlk mektepte yatılı okurken, istisnasız hepimiz annelerimizin isimlerini birbirimizden sır gibi saklıyorduk. O yüzen hiçbirimiz bir diğerinin annesinin adını bilmezdik. Olur da arkadaşlarımızdan birisi birimizin annesinin adını öğrenirse, felaketimiz olurdu. Çünkü her kavgada, insanın canını daha çok yakmak için, ilk yumruktan önce anneye
1k’ya üye olduğumda buraya not defterim dedim. Şimdi not defterime içimden geçen bir şeyler karalamak istiyorum. Gecenin bu vaktinde bu satırları yazarken ısınamadığımı görüyorum. Battaniyenin altına giriyorum olmuyor. Ev mi soğuk, duvarlar mı soğuğu geçiriyor yoksa benim içim mi titriyor bilmiyorum. Ama ısınamadığım aşikar. Ve uzun süre belki
Ben aslında baya neşeli bur insandım Sonra bir bir söndürüldü yüzümde ki gülüşleri Bir ağac yapraklarının sert rüzgara karşı çaresizliği gibi Yapabildiğim tek şey izlemek oldu Hayatımdan çekip giden o rüzgarda düşen yaprakları Sonra yeniden yeşermeye başladı Yeniden yeniden yeniden yeniden Belli bir süre sonra artık yesermemeye başladı
144 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.