Dorian, biraz da kendi kendine, “Demek Sibly Vane’i öldürdüm.” dedi. O minicik boynunu bıçakla kesmişçesine öldürdüm onu. Oysa ben onu öldürdüm diye güllerin güzelliği azalmış değil. Kuşlar aynı mutlulukla bahçemde şakıyorlar. Bende bu gece seninle yemek yiyip operaya gideceğim, sonrada bir yerlerde supe yeriz, heralde. Şu yaşam denen şey nasıl da dramatik! Harry, bütün bunları bir kitapta okumuş olsaydım hiç kuşkusuz ağlardım. Oysa şimdi sahiden oldu ya, her şey öyle olağan üstü geliyor ki gözyaşlarım akamıyor. İşte bak, ömrümde ilk yazdığım aşk mektubu. İlk ateşli aşk mektubumun ölmüş bir kıza yazılmış olması ne tuhaf! Onların da hisler var mıdır ki, ölü dediğimiz o sessiz, beyaz kişilerin? Ah, Sibly! Hissedebilir mi, bilebilir mi, dinleyebilir mi? Ah, Harry, nasıl da sevmiştim onu bir zamanlar! Yıllar öncesindeymiş gibi geliyor şimdi. Her şeyimdi o benim…