Elif Şafak bir söyleşisinde "hikayeler sınırları yıkamaz ama mantık duvarlarımızda küçük delikler açabilir. Bu deliklerden bakarak Öteki'ni görebilir hatta zaman zaman gördüğümüzü sevebiliriz" demişti.
Livaneli'nin beş yıllık bir araştırma sonucunda yazdığı 2. Abdülhamid'in hayatı benim mantık duvarlarımda da delikler açtı ve önyargılı olduğum bir padişahın haleti ruhiyesini anlamaya başladım ve hatta sempati duydum. Livaneli'nin kalemini hep sevmişimdir. Genel olarak objektif yazmaya, birilerini yüceltip, birilerini aşağılamamaya, iyi ya da kötü olarak yansıtılan şahsiyetleri bizlere artıları ve eksileri ile sunmaya gayret eder.
Yazar, 2. Abdülhamid"in tahttan indirildikten sonra Selanik'te geçen sürgün yıllarını, onun sürgün hayatı boyunca doktorluğunu yapan (İttihatçı olan ve Abdülhamid'den nefret eden) doktor Atıf Hüseyin'in hatıratlarından yani gerçek belgelerden yola çıkarak, araştırarak kitaplaştırmış.
Ne bir tarafın abartarak övdüğü "Ulu Hakan", ne de diğer tarafın abartarak eleştirdiği "Kızıl Sultan". Bu kitapta tahta çıktığında kucağına yıkımın eşiğinde bir imparatorluk bırakılan ve ülkesini bir arada tutmaya çalışırken haklı ya da haksız şekilde baskıcı bir lidere dönüşen Sultan 2. Abdülhamid'in neyi, niye yaptığını kendi ağzından öğrenme imkanına sahip oluyoruz.
Livaneli'nin kitaplarında her daim tarihe, dönemlere, olaylara dair çok önemli ve güzel bilgiler bulunur. Bu bir nevi yazarın tarzıdır ve bu kitapta da çok güzel bilgiler mevcut.
Kesinlikle okunması gereken kitaplardan.