Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Caner Toptaş

358 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Bana göre Yaşar Kemal romanlarının öne çıkan en önemli öğesi “umut”tur. Yaşar Kemal’in karakterleri umut etmekten hiç vazgeçmezler. Fakir Baykurt’un romanlarında da benim en dikkatimi çeken ve bana göre öne çıkan en önemli öğe “direniş, mücadele”dir. Keklik romanında Yaşar oğlan ve Elvan Çavuş’un bir keklik üzerinden verdikleri mücadele anlatılırken Tırpan romanında da Uluguş nine ve Dürü üzerinden direniş anlatılır. Ve diğer romanlarında da öyledir. Tırpan okuduğum en iyi Fakir Baykurt romanı oldu. 13 yaşındaki Dürü’nün 60 yaşındaki bir adama zorla verilmesinin ve Dürü’nün kaderine, alınyazısına karşı verdiği mücadelenin öyküsü. Fakir Baykurt köy enstitülerinden yetişen en önemli isimlerin başında gelir ve bana göre onun romanları Yaşar Kemal’den hiç aşağı kalmaz ama Yaşar Kemal dünya çapında tanınan bir yazara dönüşürken Fakir Baykurt yerel olarak kalmış ne yazıkki. Romanlarında Anadolu insanını, onun sorunlarını, hüznünü, yoksulluğunu, unutulmuşluğunu anlatır… Bu toprağın insanını anlamak için kesinlikle okunması gereken yazarlardan biridir Fakir Baykurt. Tırpan, Keklik, Eşekli Kütüphaneci, Irazca’nın Dirliği, Amerikan Sargısı ve diğerleri… Okuyun, okutturun.
Tırpan
TırpanFakir Baykurt · Literatür Yayıncılık · 20101,347 okunma
Reklam
288 syf.
10/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Cahil ve ahlak seviyesi son derece düşük toplumumuzda bizlere dayatılan yanlışları anlatan, aile ve çocuk üzerine tabuları yıkan bir kitap… Anne baba olsun olmasın, çocuğu olsun olmasın herkesin mutlaka okuması gereken bir başyapıt.
İyi Aile Yoktur
İyi Aile YokturNihan Kaya · İthaki Yayınları · 20186bin okunma
200 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Sistemin dışına çıkan ve sistemin potansiyel tehlike olarak gördüğü gazeteci, yazar, düşünür ve aydınların akibeti dünyanın her yerinde aynı sanırım. Uruguay’lı yazar Eduardo Galeano’nun okuduğum ikinci kitabı beni fazlasıyla etkiledi. Ülkesini terk etmek zorunda kalan yazarın Latin Amerika ülkelerinde 60’lı, 70’li yıllarda yaşanan şiddet, işkence, faili meçhul cinayetler, sansür vb konulara dayanan gerçek insan öykülerinden oluşan kitabı kesinlikle okumaya değer.
Aşkın ve Savaşın Gündüz ve Geceleri
Aşkın ve Savaşın Gündüz ve GeceleriEduardo Galeano · Sel Yayıncılık · 2020297 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
363 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
“19. yüzyıldan bu yana tekrarlanan çok sayıda deneyde sayısız hayvanın ısıya tabi tutulduğunu ve bu deneyler sonucunda hayvanların sıcaktan fenalaşıp öldüğü dışında bir bilgiye ulaşılamadığını biliyor muydunuz? Dünyada her yıl milyonlarca hayvan hiçbir somut fayda beklentisi olmadan, buna benzer deneylerde ısıtılıyor, donduruluyor, zehirleniyor, aç bırakılıyor, parçalanıyor, depresyona sokuluyor, ruh hastası yapılıyor… Her yıl yaklaşık 50 milyar hayvan, eti için öldürülüyor. Bunların büyük bir kısmı “sınai hayvancılık” teknikleriyle yetiştiriliyor, hayatlarının her saniyesinde acı çekip bazen hiç güneş ışığı görmeden ya da toprağa ayak basmadan öldürülüyorlar. Sürekli ahlak, adalet ve eşitlik gibi kavramlardan söz ediyor ama sıra hayvanlara gelince birdenbire apayrı bir ahlak anlayışına geçiyoruz. Bu anlayışın özeti şu: Güçlü olan haklıdır ve kendisini savunacak gücü olmayan bir varlığa canımızın istediği gibi davranabiliriz… İnsanların elinde diğer türleri sonsuza kadar baskı altında tutacak bir güç var. Zorbalığımız sürüp gidecek mi? Çıkarcılığın karşısında ahlakın bir hiç olduğunu söyleyegelen karamsar şairler ve filozoflar haklı mı çıkacak? Yoksa bunun üstesinden gelebilecek ve asilerin veya teröristlerin zorlamasıyla değil, konumumuzun ahlaksal açıdan savunulamaz olduğunu fark ettiğimiz için savunmasız türleri acımasızca sömürmekten vazgeçerek gerçek bir özgeciliğe de sahip olduğumuzu gösterebilecek miyiz? Diğer yaratıklara karşı davranışları açısından, bütün insanlar Nazi’dir.”
Hayvan Özgürleşmesi
Hayvan ÖzgürleşmesiPeter Singer · Ayrıntı Yayınları · 2005123 okunma
404 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Çok fazla kasvet, dram, acı var bu kitapta. İlk kez bir kitabı okurken bu kadar darlandım, içim şişti. Ancak başladığım kitabı bitirmeden bırakamadığım için okumaya devam ettim. Ezik ve silik gelin Nazan, mikser kaynana Hacer, anlayışsız koca Mazhar ve diğerleri. Kitapta tek bir kötü yok. Gelin Nazan dahil hepsi bu kötülük sarmalında birbiriyle ilintili. Nazan bu kadar ezik, silik ve kaderci olmasa, kendisine ve ailesine yapılan kötülüklere izin vermese başına olaylar gelmeyecekti. Benim merak ettiğim dizi yapımcılarının bu kitabı nasıl keşfetmemiş oldukları. Çünkü bu kitaptan katıksız beş sezon melodram dizi çıkar. İddia ediyorum ki melodram anlamında, kitap bazında El Kızı, Yaprak Dökümünü açık ara geçer. Kitap hakkında yazacak bir dünya şey var ancak yazdıkça daha çok darlanıyorum. Bu kitabı okumayı tavsiye etmiyorum arkadaşlar. Gerçekten kendine güvenen, bu dramın, kasvetin altından kalkarım diyenler varsa okusun. Yoksa ben yandım, sizlerde yanmayın.
El Kızı
El KızıOrhan Kemal · Everest Yayınları · 20081,660 okunma
Reklam
404 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 günde okudu
Bu zamana kadar savaşlara dair bildiğimiz her şeyi hep erkeklerin gözünden izlemişiz, hep erkeklerin sesinden dinlemişiz. Anlatılan hep erkek hikayeleri, erkeklerin kahramanlıkları… Bu kitabı okuyana kadar benim de dikkatimi hiç çekmeyen bir durumdu bu. Yazar; ikinci dünya savaşına katılan kadın piyadelerin, sıhhiyecilerin, keskin nişancıların,
Kadın Yok Savaşın Yüzünde
Kadın Yok Savaşın YüzündeSvetlana Aleksiyeviç · Kafka Yayınları · 20161,052 okunma
610 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Bu bir roman değil… Çoklu kişilik bozukluğu tanısı konan Billy Milligan’ın gerçek yaşam öyküsü… Bu kitabı okuyunca insanın doğduğu ailenin, büyüdüğü çevrenin, tüm bu insanların bilinç seviyesinin ne kadar önemli olduğunu bir kere daha anladım. Çocukluğu fazlaca travmatik olan, üvey babasından gördüğü çeşitli şiddet türlerinden kaçabilmek için
Billy Milligan’ın Zihinleri
Billy Milligan’ın ZihinleriDaniel Keyes · Koridor Yayıncılık · 2020487 okunma
354 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
Kitap, aslen bir Sırp olan Sokullu Mehmet Paşa’nın doğduğu topraklara bir köprü yaptırması ile başlıyor. 1571 yolunda Vişegrad’da Drina ırmağı üzerine yapılan Drina köprüsü üzerinden 1. dünya savaşının başladığı 1914 yılına kadar olan yaklaşık 350 yıllık süreçte bölgede yaşayan dili, dini, ırkı ve kültürü birbirinden farklı olan Türkler, Sırplar, Boşnaklar, Musevilerin yaşamları anlatılıyor. Birbirinden farklı ama birlikte yaşayan bu halkların 350 yıllık süreçte maruz kaldıkları tarihi olaylar yazar tarafından elden geldiğince objektif anlatılmış. Yazarımız da bir Sırp ancak olayları, durumları yanlı anlatmamış, ne Türkler kötülenmiş ne de Sırplar övülmüş. Uzun yıllar Osmanlı Devleti himayesinde yaşayan bölge insanının Avusturya-Macaristan İmparatorluğuna dahil edilmesi, ardından gelen Balkan savaşları, 1. dünya savaşının etkileri objektif bir gözle anlatılmış. Bugün Bosna Hersek sınırları içinde Drina köprüsü halen ayakta. Nobel edebiyat ödüllü İvo Andriç’in bu güzel eseri kesinlikle okunmayı hak ediyor.
Drina Köprüsü
Drina Köprüsüİvo Andriç · İletişim Yayınevi · 20185,6bin okunma
396 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Atalarımız evrimsel süreçte ne zaman ve neden iki ayak üstünde yürümeye başladı. Bizi iki ayak üzerinde yürümeye iten koşullar nelerdi? Bu kitap bu sorulara bilimsel yanıtlar veriyor. İki ayak üzerinde durmaya evrilmek bizi bu günlere getirmiş olsa da bel, sırt ağrıları, fıtık, ayak şişlikleri, burkulması, kadınların zorlu ve acılı doğum yapmaları (insan dışındaki memeliler ve primatlar insan dişisinden çok daha kolay ve acısız doğum yapmakta) gibi sıkıntıların tamamen dört ayak üzerinden kalkıp iki ayak üzerinde durmaya evrilmemizden kaynaklı olduğunu öğreniyoruz. İnsanların evrimsel süreçte konuşmalarını sağlayan şeyin iki ayak üzerinde yürümeye başlamak olduğunu öğrenmekte hayli şaşırtıcı. Üstelik bu durum günümüzde de devam etmekte. Yeni doğmuş bebeklerin yürümeye başlaması ile konuşmaya başlamasının paralel olması gibi. Kitap bilimsel konularla ilgili olmasına rağmen çok ama şok çok akıcı ve anlaşılır bir dille yazılmış. Bilinçlenmek adına mutlaka okunması gereken kitaplardan. Okuyun, okutturun.
İlk Adımlar: Dik Yürümek Bizi Nasıl İnsan Yaptı?
İlk Adımlar: Dik Yürümek Bizi Nasıl İnsan Yaptı?Jeremy DeSilva · Nova Kitap · 202117 okunma
848 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Bir yıldır kitaplığımda duran 850 sayfalık kalınlığı ile bir türlü başlayamadığım, gözümü korkutan Kumandanı Öldürmek bir haftada bitti, tabiri caizse bir solukta. Haruki Murakami kalemine, zekasına, kurgusuna hayran olduğum ve kitaplığımda külliyatını tamamlamak istediğim yazarlardan. Kendisi büyülü gerçekçilik akımının dünyadaki en önemli temsilcilerinden. Kumandanı Öldürmek romanı da “idea”lar, “metafor”lar ile bu akımın en iyi örneklerinden biri. Yazar her ne kadar gizemli güçler, başka boyutlar, farklı zamanlar üzerinde dursa da romanlarını bir bütün olarak ele aldığımızda aslında insan duyguları, insan ruhu, iç dünyası çok önemli yer tutmakta, yani yazar duygulara ayna tutmakta… Okuduğum tüm Murakami romanlarında hep kendimden, çevremden izler buldum. Sanki çok uzak olan bir coğrafyada “Japonya”da doğmuş, büyümüş birinden değilde, ait olduğum bir kültürden, Türkiye’den bir yazar yazmış gibi. Murakami’nin kitaplarında hiç yabancılık çekmedim, anlattığı hemen her şey çok tanıdık, bildik, bizden gibi. Dilleri, mesafeleri aşan bu “tanıdık gelme” hali altında tamamen Haruki Murakami’nin insanı, onun duygularını çok çok iyi analiz edip, bunları satırlara dökmesinde yatıyor. Yani Haruki Murakami romanları okumak içsel bir yolculuk yapmak gibi… 850 sayfalık kalın bir roman bir solukta biter mi? Biter çünkü Murakami tam olarak öyle bir yazar. Sahilde Kafka, 1Q84 ve Kumandanı Öldürmek kapkalın ama bir solukta biten romanlar. Yalnızca Kumadanı Öldürmek romanını değil, Murakami’nin tüm romanlarını okuyun, okutturun.
Kumandanı Öldürmek
Kumandanı ÖldürmekHaruki Murakami · Doğan Kitap · 20181,796 okunma
Reklam
400 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
18 günde okudu
Yazar 1. dünya savaşına saf milliyetçi duygularla gönüllü piyade olarak katılır ve gösterdiği kahramanlıklardan dolayı iki kez takdir alır. Saf milliyetçi duygularla katıldığı savaşın içinde fikirleri değişir. Savaşın ve kan dökmenin dehşetini, savaşa yön veren çıkarları, askerlerin ruh durumlarını gördükçe her şeyi sorgulamaya başlar ve savaşın içinde savaşa karşı hale gelir. Bu kitap bir hayal ürünü değil. Bizzat yazarın 1. dünya savaşında tanık olduğu olayların kurgu ile romanlaştırılmasından oluşmuş. Kitap insanın yüzüne tokat gibi çarpan, sorgulatan, düşündüren cümlelerle dolu. Açık söylemem gerekirse savaş üzerine, bugüne kadar okuduğum en etkileyici kitaptı. Irkları, milliyetçiliği, sınırları, savaşları, insanların kutsadığı değerleri sorgulayan ve tüm bu değerleri alaşağı eden bu kitap mutlaka okunmalı… Nazım Hikmet’in romanın son sözünde dediği gibi “Henri Barbusse’ün Ateş’ini okumayan bir işçinin, bir emekçinin ve gerçek aydının kafası bir parça yarımdı. Ve bu kitabı çevirerek kütüphanesine sokmayan bir dil, insan kafası ve yüreğinin en büyük değerlerinden birinden mahrum kalmış demektir.
Ateş: Bir Takımın Güncesi
Ateş: Bir Takımın GüncesiHenri Barbusse · Kor Kitap · 201883 okunma
77 syf.
·
Puan vermedi
·
23 saatte okudu
Bundan tam yüz yıl önce İranlı yazar Sadık Hidayet tarafından yazılmış 65 sayfalık bu kitapçık vejetaryenlik ile ilgili etkileyici bilgiler vermekte… Yaklaşık üç buçuk yıldır vegan biri olarak doğru yolda olduğumu zaten biliyordum ancak bu kitapçığı okuyunca büyük bir destek hissettim. Tabi o yıllarda hayvansal ürünlerin tamamen terk edilmesi çok bilinmiyordu diye düşünüyorum. Daha çok vejetaryenlik savunuluyordu. Sadık Hidayet bugün yaşasa idi vejetaryen değil kesinlikle vegan olurdu. Kitapla ilgili üzücü olan kısım ise yüz yıl öncesinde hayvanlar üzerindeki sömürü ve kölelik düzeninin günümüze kadar katlanarak gelmiş olması… Bilinç ve vicdan evrimi için herkesin okuması gereken bir başucu kitapçığı.
Vejetaryenliğin Yararları
Vejetaryenliğin YararlarıSadık Hidayet · Yapı Kredi Yayınları · 2020764 okunma
260 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
İlber Ortaylı’nın Bir Ömür Nasıl Yaşanır kitabını okuduğumda kendisinin halktan ne kadar kopuk olduğunu anlamıştım ve o kitapta yazılanlara göre ömrümü boşa harcadığımı düşünerek bunalıma girmiştim. Celal Şengör ile yapılan bu söyleşi kitabında ise kendisinin ne kadar bilgili, aklı başında olduğunu ve içinde yaşadığı toplumun gerçeklerinin farkında olan bir insan olduğunu görmüş oldum. Bu büyük bilim adamını daha iyi anlamak için kesinlikle okunmalı.
Senin Cahilliğin Benim Yaşamımı Etkiliyor
Senin Cahilliğin Benim Yaşamımı EtkiliyorCelal Şengör · Masa Yayınları · 20232,289 okunma
476 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
“Türkiye, öteki geri kalmış ülkelerle kıyaslanamayacak kadar köklü bir kültüre, tarihe, devlet geleneğine sahiptir; stratejik öneminden folklor çeşitliliğine uzanan ayrıcalıkları, bölgesel bir liderliğin potansiyel gücü, kalkınmanın insan ve kaynak şeklindeki hammaddeleri vardır. Ve bütün bu özelliklerine, 200 yıllık çabalarına rağmen Türkiye, geri kalmışlığı aşamamış bir ülkedir. Temeldeki bozukluğun, 600 yıllık tarihin ve günümüzdeki genel durumun incelenmesi sonucunda ortaya şöyle bir gerçek çıkmaktadır: Türkiye’nin asıl meselesi kalkınmayı sağlayacak birikimlerin yokluğu değil, yanlış yönde ve biçimde, kalkınmaya önder olamayacak sınıf ve zümrelerin önderliğinde kullanılmış olmasıdır. Birikimleri harekete geçirecek dinamiklerin yeterli olmayışıdır. 1946’dan bu yana, özelikle 1960-1970 döneminde siyasal ve sosyal haklarına hızla çıkmaya başlayan Türkiye, tarih açısından çok kısa sayılabilecek bir süre sonra kendisini sosyal ve ekonomik yapı değişikliğine mecbur edebilecek oluşumlara sahnedir. Ve Türkiye hem tarihi dönüşümünü kolaylaştıracak, hem de bu dönüşümden sonra büyük kitlelerin mutluluğu doğrultusundaki bir ilerlemeyi hızlandıracak birikimlere sahiptir. Bu bakımdan, gerçekten imtiyazlı durumdadır.”
Türkiye'de Geri Kalmışlığın Tarihi
Türkiye'de Geri Kalmışlığın Tarihiİsmail Cem · İş Bankası Kültür Yayınları · 2008520 okunma
275 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Bu kitapta sunulan görüşe göre eski Yahudilerin çoğunluğu Türk kökenlidir. Aralarına biraz da Filistinli ya da başka toplumlardan kişiler karışmıştır. Yazara göre Hazarların bugünkü Yahudi nüfusuna katkısının epeyce büyük olduğu ve belki de hakim unsur olduğunu kabul etmek artık normaldir. Ve yazar “tarihin nice sayfasında Hazarların parmak izini görmek mümkündür “ der. Tarihte bu kadar önemli rol oynamış, Kafkasya, Doğu ve Orta Avrupa’nın bugünkü halini almasına etki etmiş tarihteki ilk ve tek Yahudi Türk devleti olan Hazarlar hakkında hiçbir bilgiye sahip olmamamız ve okullarda bu devlet hakkında Yahudilik dinini seçmelerinden başka bir bilgi verilmemesi ilginçtir. Hazar Türklerini Yahudilik dinini seçmeye iten nedenler nelerdi? Bu dine geçtikten sonra coğrafyalarına ve tarihin akışına etkileri ve katkıları nelerdi? Bu soruların yanıtlarını bulmak adına okunması gereken bir kitap. Hazar devleti yıkıldıktan sonra Hazar Türkleri batıya doğru göç ederek doğu ve orta Avrupadaki Yahudi nüfusunu oluştururlar ve yüzyıllar içerisinde bu toprakların etnik ve yönetim yapılarını etkileyerek bu coğrafyanın günümüzdeki şekillerinin temellilerini atmış olurlar. Ve tüm bunların sonucunda da ikinci dünya savaşı yıllarında toplama kamplarında katledilen doğu Avrupa Yahudilerinin büyük çoğunluğu aslında Hazar Türklerinin torunlarıdır. Bizlere anlatılan ve öğretilen Yahudi tarihi ile ilgili ezber bozan bu kitap kesinlikle okunmalı.
On Üçüncü Kabile
On Üçüncü KabileArthur Koestler · Alfa Yayıncılık · 2020176 okunma
232 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.