Adını oraya bir yere bırakıver
Yüreğini, benden bir tane daha bulana dek sakla
Adım at ya da atma baktığın her yer
Sana gelir ve sensiz gider bir anda
Sakın kurcalama kaybettiklerini
Yüzünü aklımın derinliklerinde unutuver
Aklını kaçırdığın yazlara dön
Hayat bu
Kimi gelir kimi gider
Sen sandığım şeyi gözümden damlayanlarda seyret
Hissettirme söylediklerini
Söyleme hissettirdiklerini
Acıma yukarıdan bakıver düşersem
Beni ancak kendim kalkarsam akla
Sakın başlatma içinde bende bitenleri
İçinde en ufak kırpıntı duyarsan
Kendine sakla...
Allah seni affetmek istiyor çünkü sana DEĞER veriyor, Kendine gel...!!
. Yine anlatıldığına göre Hz. Ömer (R.A.) bir gün Medine mahallelerinden birini dolaşırken bir delikanlı ile karşılaşır. Delikanlı, elbisesinin al-tında içki şişesi taşımaktadır. Hz. Ömer «delikanlı, elbisenin altında ne var» diye sorar. Delikanlı az kalsın «İçki» diye cevap verecekti ki o anda içinden şöyle dua etti. «Allah'ım! Beni Ömer'in karşısında rezil etme, rüsvay etme, ayıbımı gözünden sakla, bundan sonra bir daha içki içmeyeceğim.» Arkasından «Ey Emirü'l - Mü'minin elbisemi altında taşıdığım sirke şişesidir» diye cevap verir. Hz.Ömer «göreyim» der. Delikanlı elbisesini kaldırır, Hz. Ömer bakar gerçekten şişe sirke olmuştur! Demek ki içki sirkeye dönüşmüştür. Kul korkusu ile tevbe ettiği için samimiyetinden dolayı AİIah'ın içki-sini sirkeye değiştirdiğini görüyorsun. Bu böyle olunca kötülüğe batmış bir günahkâr, dönülmez bir tevbe ederek işlediği kötülüklerden vazgeçecek olsa ulu Allah onun günah içkisini ibadet sirkesine dönüştürecektir.
Rüyalar Anlatılmaz...
Boğazımda da kocaman anlatılmaz bir yumru kaldı.
Eyüp sessizce dönüyor İstanbul'a. Uykusuz gecelerine neden olan rüyalarının peşinden. Küçükken annesi ona diyor ki, rüya anlatmak iyi değildir, anlatılan kabuslar gerçek olur, tatlı rüyaların da hayrı kaçar. Unutma, ne görürsen gör kendine sakla; rüyalar anlatılmaz.
Ah annelik..
Kitapta beni merakta bırakan Eyüp neden İstanbul'a geldi, olaylar nasıl gelişecekten ziyade, her karaktere tek tek değinilmesi, geçmişle yüzleşmeleri ve içe dönüşleri oldu.
Seviyorum karakter tahlili okumayı.
Sizde seviyorsanız okuyun derim. Ben Nermin Yıldırım okumaya devam edeceğim..
Cemile | Cengiz Aytmatov
Cengiz Aytmatov’un ilk okuduğum “Gün Olur Asra Bedel” kitabı beni çok etkilemişti. Tasvirleri, kurduğu cümleler, hissettirdiği duygular şahaneydi. Sonrasında “Beyaz Gemi” yi okudum, ilki kadar olmasa da onu da beğendim. Fakat en güzel aşk hikâyesi olarak tanıtılan “Cemile” beni hayal kırıklığına uğrattı. Askere giden eşini bekleyen Cemile karakteri ile kimselerin varlığını umursamadığı, yok saydığı, görmezden geldiği Danyar karakteri arasında geçen “aşk” anlatılıyor. “Dünyanın en güzel aşk hikayesi” olarak tanıtılan bu ikili arasında yaşananlar aşk mıdır, sadakatsizlik midir bence tartışılmalı. İyi ki bu kitapla yazarı tanımamışım diye seviniyorum. Çünkü diğer iki kitap gerçekten çok başarılıydı.
Kitaptan Alıntılar:
• İnsan, her şeyi anlatamaz Zaten kelimeler de her şeyi anlatmaya yetmez.
• Uzun zamandan beri seviyorum seni.. Bilmediğim zamanlardan beri seni sevmiş, seni beklemişim ben. Ve işte geldin, seni beklediğimi biliyormuş gibi geldin!
• Aşk da bir ilham mıdır? Ressamın, şairin ilhamı gibi bir ilham mıdır?
• Ne kadar üzülürsen üzül, sen sen ol, üzüntünü kimseye belli etme, kendine sakla.
• Onun ruhunda da tıpkı bende olduğu gibi, acı veren, toplanıp olgunlaşan ve şimdi bir çıkış yolu arayan bir şey vardı.
• Kalbim, bilemediğim bir şey karşısında, bilinçsiz bir sevinç, bilinçsiz bir korku ile durmuştu sanki.
• İnsan kendini gösterecek bir şey yapmazsa, yavaş yavaş unutulur gider
*80 sayfa
*Ötüken Yayınları
*Çeviren: Refik Özdek
Sonra kocaman tırnağıyla yine burnuma fiske vurdu ve karanlıktaki seyircilerden çok yüksek neşeli kahkahalar yükseldiğini işittim. Sancıları ve hastalığı durdurmak için başka çarem olmadığından, karşımdaki aşağılayıcı ve zalim lavuğa iyi davranmaya çalışarak dedim ki:
“N’olur senin için bir şeyler yapayım, n’olur.” İç ceplerimi
karıştırdım, ama boğazkesen usturamdan başka bir şey
bulamayınca bunu çıkarıp lavuğa vererek dedim ki: “Lütfen al bunu, lütfen. Küçük bir hediye. Lütfen al.” Ama dedi ki:
“Pis rüşvetlerini kendine sakla. Beni böyle kandıramazsın." Elime vurunca boğazkesen usturam yere düştü. Bunun üzerine dedim ki:
“Lütfen, bir şeyler yapmalıyım. Çizmelerini temizleyeyim mi? Bak, diz çöküp yalayacağım.” Böylece ister inanın ister kıçımı öpün, diz çöküp kırmızı dilimi iki karış dışarı çıkartarak, o pis, iğrenç çizmeleri yaladım.
Bu kitap bizi anlatıyor. Seni, beni , bizi.. Gerçek anlamda bizi. Çoğumuzda baş karakterin tutkuları mevcut. Sadece kontrolü elden bırakmıyoruz. Mesela diyor ki okuduğum ve belki de bir daha asla kapağını açmayacağım bu kitabı neden sonsuza dek evde tutmak istiyorum. Gerçekten neden yapıyoruz ki bunu? Ama onlar bizim yavyulayımız. Nasıl dağıtalım kütüphanemizi ? Altını çizip kendimizden renk verdiğimiz kitabı nasıl başkalarına verelim ? Ben de yapamıyorum ama çok takdir ediyorum okuyacağı kitabı kütüphaneden alanları veya ben okudum artık bende durmasına gerek yok deyip dağıtanları. Biliyorum ki doğru olan bu. Ama sonra iç sesim diyor ki yok ya sakla bu da senin mirasın :p :D Bizim mesele
Kâğıt Ev de ki boyutta değilsede bence bu da bir istifçilik kafası. Biriktirme olayına kapılınca eksikleri bulmak ve onunda rafta yerini alması tutku haline dönüşüyor. Burada da
Kâğıt Ev de kitaplarına garajda yer açma adına arabasını arkadaşına hediye eden karakteri görünce tüm teklifler gözümde sönük kaldı :D Hiçbir şeyi abartmamak lazım. Tutku iyidir hoştur da insanı ele geçiriyorsa hiç de sağlıklı bir durum oluşmuyor. Masum görünen bir mesele bile olsa fazlası zarar. Hepi topu üç beş gün ömür sürüp gideceğiz , tek odak noktasıyla ve onu da tam başaramıyorum , vaktim yetmiyor kafasıyla kendine eziyete gerek yok.
Kâğıt EvCarlos María Domínguez · Jaguar Kitap · 202012,2bin okunma
Şimdi beni dikkatle dinle, sözlerimi aklının en korunaklı yerinde sakla ve sakın ama sakın unutma! Yolculukların en çilelisi aşk için yapılandır. Ve zorluk ne kadar artarsa aşk o kadar kıymete biner, o kadar anlam kazanır, o kadar vaz geçilmez bir hal alır. İşte o benzersiz yolculukta amacına ulaşmak için benim sözlerime ihtiyaç duyacaksan, benden