Ah, resim yaparken insan hep biraz âşıktır aslında. Bana hep insan resme içindeki âşık bir yanı döküyor gibi gelir. Fakat bütün bunlar o kadar hassas, uçucu ve mucizevi şeyler ki...
Herkesin sizinkiyle uyumlu ilişki beklentileri olmayabilir ve bunda bir sorun yoktur. Bırakın onlar kol mesafesinde tutulmak isteyen birini bulsun ve siz de gidip kendinizi mutlu edecek birini bulun.
1950lerde ve 1960 larda, Mary Ainsworth ve John Bowlby'nin çığır açan çalışmalarından önce, psikologlar ebeveyn ve çocuk arasındaki bağın öneminin farkında değildi. Bir çocugun anneyle bağının, annenin bir gıda kaynağı olmasından kaynaklandığı düşünülüyordu. Çocuk besini anneyle iliskilendirmisti ve sonuç olarak
varligina ihtiyaç duyuyordu. Fakat Bowlby, tüm besin ihtiyaçları giderilmiş çocukların bile bir bağlanma figürü olmadığında (mesela Ikinci Dünya Savasinda yerlerinden edilmis ya da kurumlarda büyütülmüş çocuklar) normal bir sekilde gelisim gösteremediklerini gözlemledi. Bu çocuklar fiziksel, zihinsel, duygusal, sosyal gelisim konusunda geri kalmıştı. Ainsworth ve Bowlby'nin çalışmaları, çocuk ile ona bakan arasındaki bağın, çocuğun hayatta kalmasında ekmek ve su kadar gerekli olduğunu açıkça ortaya koydu.
‘But where do you want to get to?' said the Cat.
'It doesn't really matter-' began Alice.
'Then it doesn't matter which way you go,' said the Cat.
‘But I would like to get somewhere,' Alice explained.
'If you just go on walking,' said the Cat, in the end you'll arrive somewhere.'