'Genel mutluluk' için uğraşıyorlar... Hayır, ben dünyaya bir kez geldim ve bir daha da gelmeyeceğim: 'Genel mutluluk' falan bekleyemem... Ben kendim için yaşamak istiyorum, yoksa hiç yaşamayayım, daha iyi...
Raskolnikov kalabalıklara alışık değildi ve daha önce de söylediğimiz gibi, özellikle de şu son zamanlarda her tür topluluktan kaçar olmuştu. Ama şu anda birdenbire bir şey onu insanlara doğru itmeye başlamıştı. İçinde yeni bir şeyler gelişiyor, insanlara karşı susuzluk duyuyordu.
Ölüm böyle bir şeymiş galiba, diye düşündü. Evdeki seslerin bir anda kesilmesi, kapıların kapanması, askıdaki baba ceketinin bir daha giyilmemesi, gece yarıları duyulan öksürük seslerinin kesilmesi demekmiş diye geçirdi içinden.
Uyku tutmazdı beni. İşte o zaman derme çatma evimin balkonuna çıkıp uzaklarda saz çalan aşıklara kulak verirdim. Bizim oranın aşıkları bin dağdan getirdikleri türküler söylerdi. Yaşlı kulaklarımı dikleştirip o türkülerde sana dair bir işaret arardım. Seni belli edecek bir söz, bana yaktığını söylediğin türküyü anımsatacak bir kelam, bağlamandan çıkan seslerle kardeş bir ezgi duymak için öylece beklerdim. Bin tecelliden süzülmüş türküler yakardı aşıklar ama senin türkülerini söylemezlerdi.