B. Datka

B. Datka
@betidatka
Fenâ et, feda et ki bekâ bulasın
17 okur puanı
Ağustos 2018 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Ey Nefsim!Meftun olduğun o zevkleri hiçe indirirler.
Reklam
Ezcümle: Ben gördüm ki ehl-i diyanet belki de ehl-i takva bir kısım zatlar, bizimle gayet ciddi alâkadarlık peyda ettiler. O bir iki zatta gördüm ki diyaneti ister ve yapmasını sever tâ ki hayat-ı dünyeviyesinde muvaffak olabilsin, işi rast gelsin. Hattâ tarîkatı keşif ve keramet için ister. Demek, âhiret arzusunu ve dinî vezaifin uhrevî meyvelerini, dünya hayatına bir dirsek, bir basamak gibi yapıyor. Bilmiyor ki saadet-i uhreviye gibi saadet-i dünyeviyeye dahi medar olan hakaik-i diniyenin fevaid-i dünyeviyesi, yalnız müreccih (tercih edici) ve teşvik edici derecesinde olabilir. Eğer illet derecesine çıksa ve o amel-i hayrın yapmasına sebep o fayda olsa o ameli iptal eder; lâekall ihlası kırılır, sevabı kaçar.
Said Nursî, Eski Said tabir ettiği gençliğinde felsefede çok ileri gitmiştir. Garb'ın Sokrat'ı, Eflatun'u, Aristo'su gibi hakikatli feylesofları ve Şark'ın İbn-i Sina, İbn-i Rüşd, Farabi gibi dâhî hükemalarından felsefe ve hikmette Kur'an-ı Hakîm'in feyziyle çok ileri geçmiş ve Kur'an'dan başka halâskâr ve hakiki rehber olmadığını dava etmiş ve Risale-i Nur eserlerinde ispat etmiştir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bir derdin dermanı, başka derde dert olur. Panzehiri zehir olur. Derman hadden geçerse dert getirir, öldürür.
Aşktan yana söz duyunca, Ben hep seni düşünürüm. Uçsuz hayaller boyunca, Ben hep seni düşünürüm. Yıldızlar kayar yüceden; Renkler sıyrılır geceden; Yüreğim sızlar inceden; Ben hep seni düşünürüm
Reklam
Güvercin gibi, Dâcin denilen bir kuş hanemizde vardı. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm hazır olsa idi hiç debelenmezdi, sükûtla dururdu. Ne vakit Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm çıksa idi, o kuş başlardı harekete; giderdi gelirdi, hiç durmuyordu. Demek o kuş, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ı dinliyordu, huzurunda temkin ile sükût ederdi.
Madem ihtiyarlık, hastalık, musibet ve her tarafta vefiyatlar o dehşetli elemi deşiyorlar ve ihtar ediyorlar. Elbette o ehl-i dalalet ve sefahet yüzbin lezzeti ve zevki alsa da, yine o manevî bir cehennem kalbinde yaşar ve yakar. Fakat pek kalın gaflet sersemliği muvakkaten hissettirmez.
O kabir, ehl-i iman için bu dünyadan daha güzel bir âlemin kapısıdır.
Her kim hayat-ı fâniyeyi esas maksad yapsa, zahiren bir Cennet içinde olsa da manen cehennemdedir ve her kim hayat-ı bâkiyeye ciddî müteveccih ise, saadet-i dâreyne mazhardır.
"Ey bu yerlerin hâkimi! Senin bahtına düştüm. Sana dehalet ediyorum ve sana hizmetkârım ve senin rızanı istiyorum ve seni arıyorum.
Reklam
Kâinat mescid-i kebirinde Kur'an kâinatı okuyor! Onu dinleyelim. O nur ile nurlanalım, hidayetiyle amel edelim ve onu vird-i zeban edelim. Evet söz odur ve ona derler. Hak olup, Hak'tan gelip Hak diyen ve hakikatı gösteren ve nuranî hikmeti neşreden odur.
Sarmışlar sımsıkı beni Hep adanmışım gibi Yerine gelecek ne bana göre Kurbana göre mi bu adak Başıboş bir kamaya saplamışım gibi Kaskatı bir esirliğe çöktürülmüșüm gibi Yüreğim böğürmek üzere gibi
Yedi adam biri bir gün bir bela gördü gereğini belledi Yalvarsa evleri harap kadınlar ve ağlayan bir kaç çocuk Kamalar salınsa karnına ayrılmaz belalı yanından
Meşhur Said,açıklamaları ve yorumlarıyla âlimleri ve ve kendini izlemeye gelenleri adeta büyülemişti.Öyle ki ,önündeki çayı içtikten sonra,diğer âlimlerin de çaylarını içtiği halde şaşkınlıktan bunu kimse fark edememişti.
Günümüzdeki insanlar yaşadıkları problemler içinde çırpınarak bir yol, bir iz, bir kapı ararlar.Bilmezler ki karmakarışık bu hayatın ışığı,rehberi ve kurtarıcısı Efendimiz(asm) tanımak,onu okumak ve hayata hayat yapmaktır.
34 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.