Birkaç günde bitirdiğim bir kitap oldu. Livaneli'nin okuduğum ilk eseri. Kitabın insanı içine çeken, akıcı olmasını sağlayan bir yapısı var. Bu, benim için anlatılan olaylardan dolayı kaynaklanmıyor; anlatıcının dilinden dolayı kitap içine çekiyor. Birisinden hikaye dinler gibi o sıcaklığı hissediyordum okurken. Ancak ilk 100 sayfada, belki biraz daha fazla, yazarın yaşananları daha iyi göstermek için tekrar tekrar bir noktaya odaklandığı düşüncesine kapıldım. Leyla Hanım'ın karakterini daha iyi anlatmak için olabilir bu tabii ancak enerji düşürüyor olayın ilerlemesini istiyor olabilirsiniz.
Leyla Hanım, bir paşa torunu. İstanbul'da önceden yaşadıkları yalıdan ayrılıp yalı bahçesinde bulunan küçük bir evde yaşayan ana karakterimiz. Zamanla bu küçük evden de ayrılması ve sonucunda yaşanacakları anlatıyor. Farklı alışkanlıklara, hayat ve düşünce tarzlarına sahip birkaç insanı yan yana getiriyor kitap. Zaman zaman bizi de geçmişe götürüyor. Bir kültür karmaşasına da yer veriyor diyebiliriz.
Kitaptaki her karakterin kendine özgü bir havası var. Kendi doğruları ve yanlışları. Hem çok benziyorlar hem de çok farklılar. Hepimiz öyleyiz aslında. Bizi ayıran geçtiğimiz yollar sadece.
Özetle, kitabı beğendim.
Leyla'nın EviZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 201728,3bin okunma