"Bir çoğumuz, şimdiye kadar içinde yaşadığımız çağın bilgi çağı olduğunun farkındayız. Artık biz endüstriyel kültürü değil, iletişim kültürünü yaşıyoruz."
Aydınlanma, çeşitli konularda bilgi sahibi olup bunları halka aktarmak demek değildir. Eğer öyle olsaydı Aydınlanma çağı John Locke’la değil Evliya Çelebi’yle başlardı. Aydın, çok şey bilen değil, parçası olduğu toplumun siyasal ve dinsel kutsallarını sorgulamayı göze alan insandır. Bu yüzden her medeniyetin âlimleri vardır, fakat “aydın” sadece 18. Yüzyıl’da Avrupa’da doğan muasır medeniyete ait bir sosyal zümredir.
Reklam
… işe yarar bir öğrenme durumu yaratmak için ölü dillere olan ilgimizi kesmeli, başlangıçta olduğu gibi çabalarımızı bilimsel bilgi üstüne yoğunlaştırmalıyız.
Bizim "bilgi çağı” diye tercüme ettiğimiz "information age" kavramı "bilgi çağı” değil "mâlumat çağı" demek. Farkı ne? Bilgi, belirli bir düşünme ve araştırma sonucu elde edilmiş sağlam veridir. Oysa málumat, üzerinde emek sarfedilmeden bize akan, sıhhati belli olmayan veridir. Bilgi derindir, mâlumat yüzeyseldir. Bilgi, düşüncenin gıdasıdır. Mâlumat, bilginin gıdasıdır. Yani mâlumat, bilgi demek değildir. Demek ki "bilgi toplumu" bir şey, "mâlumat toplumu" bambaşka bir şey...
Ruhta mek­nuz bütün melekeler ancak kendilerine tezahür zemini buldukça inkişâf eder.
Ruhun Kâinat'taki bütün maddî hayatını ancak bir tek dünya hayatından ibaret sananlar ve bundan evvel ve sonra, ruhun yalnız mânâ âleminde yaşadığına zâhib olanlar, kendilerini gene nisbeten mahdut bir madde kâinatı içinde görmekten kurtaramamış ve binnetice hayat sahalarını daraltmış ve gayelerini çok kısa mesa­felerdeki birer son menzil mefhumuna bağlamış kişi­lerdir.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.