"Bilmiyorum" Diyebilmek ... "Tarif ediyorsun, ama aslında sorduğum yerin neresi olduğunu bilmiyorsun, değil mi?" Önce boş boş baktı. Sonra yarı mahcup gülümsedi, çocukça bir tebessümle durumu kabul etti. "Doğrudur abla" dedi. "Peki öyleyse niye garip garip tarifler uydurmak yerine açıkça 'Bilmiyorum' demiyorsun?" diye sordum. Bu seçenek hiç aklına gelmemiş gibi şaşkın baktı yüzüme. Söyleyecek laf kalmadı. Sustuk karşılıklı.
... o gergin konuşmanın sonunda bana biraz acımış olmalıydı ki, "Bak," demişti, "siyasetle ilgin olmadığını biliyorum ama yaşadığın dünyaya gözlerini bu kadar kapatmaya hakkın yok. Ülkenin yıllardır kanadığını, kutuplaştığını, insanların birbirine karşı kamplar halinde bölünüp kışkırtıldığını biliyorsun, değil mi? "Biliyorum elbette!" "Aralarına nefret tohumları ekilen etnik, dini ne kadar grup varsa, bunların durmadan birbirini öldürdüğünü, kan davasının giderek azgınlaştığını da biliyorsun!" "Tabii!" Konuşmanın burasında ayağa kalkmış ve sesini yükselterek bana şöyle demişti: "Her şeyi biliyorsun birader ama bir tek, insanlarımızı kimin kamplara böldüğünü, bu kan davasını kimin isteyerek, planlayarak başlattığını bilmiyorsun!" ...
Sayfa 35 - Doğan KitapKitabı okudu
Reklam
SOKRATES'İN KONUŞMA TESTİ
Bir gün bir tanıdık büyük filozofa rastladı ve dedi ki; "Arkadaşınla ilgili ne duyduğumu biliyor musun?" "Bir dakika bekle,” diye cevap verdi Sokrates. Bana bir şey söylemeden evvel senin küçük bir testten geçmeni istiyorum. Buna “Üçlü Filtre Testi” deniyor. "Üçlü Filtre?" “Doğru.’’ diye devam etti Sokrates. Benimle arkadaşım hakkında konuşmaya başlamadan önce, bir süre durup ne söyleyeceğini filtre etmek, iyi bir fikir olabilir. Üçlü filtre testi dememin sebebini birazdan anlayacaksın. Birinci filtre, “Gerçek Filtresi.” Bana birazdan arkadaşım hakkında söyleyeceğin şeyin tam anlamıyla gerçek olduğundan emin misin? "Hayır," dedi adam. "Aslında bunu sadece duydum ve... ‘’ "Tamam," dedi Sokrates. "Öyleyse, sen bu söyleyeceğin şeylerin gerçekten doğru olup olmadığını bilmiyorsun." Şimdi ikinci filtreyi deneyelim, “İyilik Filtresi.” "Arkadaşım hakkında bana söylemek üzere olduğun şey iyi bir şey mi?" "Hayır, tam tersi..." Öyleyse, diye devam etti Sokrates, O’nun hakkında bana kötü bir şey söylemek istiyorsun ve bunun doğru olduğundan emin değilsin. Fakat yine de testi geçebilirsin, çünkü geriye bir filtre daha kaldı. “İşe Yararlılık Filtresi.” Bana arkadaşım hakkında söyleyeceğin şey benim işime yarar mı? Adam hayır, pek değil diye cevap verdi. “İyi” diye tamamladı Sokrates. Eğer, bana söyleyeceğin şey doğru değilse, iyi değilse ve işe yarar değilse bana neden söyleyesin ki?
Sayfa 293Kitabı okudu
“Allahım, onu neden yalnız bıraktın? Neden, yalnızlığının verdiği çaresizlikle can sıkıcı ilişkiler kurmasına izin verdin? Neden, geçirdiği her dakikanın hesabını sordun, içini ezdin? Neden, korkuyu göğsünden çekip almadın? Neden, suçluluk duygusunu üzerinden atmasına yardım etmedin? Neden, apartmanın bodrumunda saklambaç oynarlarken Ayla’yla
Sayfa 199 - İletişim Yayınları
Amirim be..
Behzat: Sen niye ağladın? Savcı Esra: Behzat sen akıllı bir adamsın ama konu kadınlara gelince biraz salaklaşıyorsun galiba. Behzat: Hee. Savcı Esra: Ben sana diyorum ki adamlar gelip seni alacak, gideceksin. Bu işin sonu yok! Belki senelerce tutuklu kalacaksın, ne zaman döneceğin belli değil, senin umurunda değil. Ağladım… Çünkü seninle konuşamadım. Ağladım, çünkü sen beni görmüyorsun. Ve ben seni seviyorum. Behzat: Ama ben bunu bilmiyordum. Savcı Esra: Bilmiyorsun… Tabi nereden bileceksin. Sen ancak birisi öldüğünde duygusal yaklaşıyorsun. Senin duygu radarına girmek için illa ölmek mi lazım Behzat? Behzat: Yok, hayır. Yapamam ben. Savcı Esra: Haklısın. Cesaretin olmadan ne yapacaksın ki? Hayatımda tanıdığım en korkak adamsın. Herkese meydan okuyorsun ama kendi duygularından korkuyorsun. Geçmişe saplanıp kalmışsın. En büyük felaketler senin başına gelmiş dimi? En büyük acıları sen çekmişsin, ben hiç bir bok bilmiyorum ki. Acı nedir? Bilmem. Yalnızlık nedir? Bilmem. Dünyanın ekseni kaydı Behzat, 12 cm yerinden oynadı sen bana 1 cm bile yaklaşmadın! Saplantılısın… Behzat: Hee, ne güzel söyledin. Saplantılıyım ben. Benden bir bok olmaz, biz seninle hep kavga ederiz, mutsuz oluruz biz seninle. Savcı Esra: Mutsuz olalım, ne var! Biz de mutsuz oluruz. Ben seninle mutsuzluğa da varım.
İşler iyi de gitse kötü de gitse her zaman yanımda olan biri var. Beraber büyüdük onunla. Aynı okullara gittik. Aynı teneffüsleri bekledik. El ele tutuştuk karşıdan karşıya geçerken. Hâlâ birbirimizi kollarız yaya geçitlerinde. Sabah kalkarım başımda bekler. Yüzünde sanki başka bir dünyadan gelmiş gibi duran acayip tebessümüyle. Bence hiç çıkma o
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.