yanımda olan her şey uzaklaştı, uzaklaştı, uzaklaştı, uzaklaştı, ben hep yalnız kaldım, yalnız kalınca herkesin etrafımdan kaçtığını gördüm, her şey etrafımdan delice yok oldu, uzaklaştı, kaçtı, ben bir avuç dert, düşünce, hayıflanma, kanatlı arzular, soğuk keşkeler, şaşkın duygular, sessiz gökyüzü, suḳūṭ sonsuzluğu, sessiz yaratılış, sessiz, sessiz! artık dili, ağzımda biten faydasız bir et parçası olarak gördüm, sadece çiğnemeye yarıyordu; kalemi parmaklarıma bırakılan bir tahta parçası olarak gördüm, sadece imza atmaya yarıyordu. ben büyüdükçe dünya küçülüyordu; ben derinleştikçe varlık yüzeyselleşiyor, ben anlayışlı oldukça gökler anlayışsızlaşıyordu, kendimle tanıştıkça başkaları yabancılaşıyor, ihtiyaç sahibi oldukça yeryüzü fakirleşiyordu, ben canlandıkça hayat ölüyordu. ne kadar zordu, bilemiyorum, neler oldu? eğer... eğer... eğer o ikisi gelmeseydi ben ne yapardım?