meçhul bir bilgeden
Genç sordu:"neden ışıkları yaktın?" "İçimin karanlıklarından kaçmak için evlat" dedi, yaşlı adam.
Bir tek şunu anladım. Hayat nefes alsan da almasan da devam ediyor ve hayat sen olsan da olmasan da hiçbir sonucu değiştirmiyor. Bir tek şunu anladım. Yaşam, akciğerine dolan havaya deniyor. Nefes alıyorsan yaşıyorsundur. Bir tek şunu anladım. Beyin ölümü geçirenlere de yaşıyor deniyor. Bir tek şunu anladım burası duygu adası. Sevginin kıymetini tecrübe sahibi bilgeden başka kimse bilmiyor. Bir tek şunu anladım tek dostum annem. Bir tek şunu anladım kimse seni sevmiyor. Sen onları seviyorsun diye sana seni seviyormuş gibi davranıyorlar. ~Bir tek şunu anladım yaşam nefes almak, hayat ise bir resmin içindeki bir biblo olmaktır.~
Reklam
Dün dayanamadın gene Rauf Beye gidecek gibi oldum .Bedenim mıknatıs gibi o eve çekilirken Ruhum Rauf Beyle yüzlerce kez girilen harpten yorgun düşmüş asker gibi direniyor . O ev Bilge’den izler taşıtan o beton yapı, adımımı atar atmaz Allahın bütün Bilgeleri kafamın içindeki yerlerini alıyor ,uyuyamıyorum sanki Bilgenin sesi yankılanıyor aniden kalkıyorum, bağırıyorum cevap yok sessizliğe bulanıyor odanın içi Bilge olsa yani onbeş yaşıma dönsem Descartes ten bahsetse gülerek Hamleti okusa Biliyor musun diye girse cümleye neden diğer kızlar gibi değildi .Bilge neden yazın üşüyordu, Ağustos ayıydı oysa ben terliyordum Bilge üşüdüm diyordu, bu kitaplarda ne buluyordu, o zamanlar anlamıyordum ama Bilgenin içini kemiren bir şeyler vardı. Bilgeyi anlamıyordum ama hissediyordum canı acıyordu.İnsanlardan kaçıyordu henüz keşfedemediği insanlığı arıyordu . M.Ö 91 lerin başıydı Bilgeyle ilk karşılaşmamızda farklı bir ülke kurmaya karar vermiştik ama çocuklarımız adını habil ve kabil koymamak için anlaşma yapmıştık Bilge toplayıcı olmayacaktı ,okuyucu olucaktı bense avcılık yerine nükleer bombalara karşı yazılar yazacaktım bizim ülkemizde herkes beraber yaşayacaktı, evlerin kapısı olmayacak, hırsızlık yapanlar ansiklopedi yazacaktı Çocuklar mutlu ülke şarkıları yerine kalp ameliyatı yapacaktı.Bütün gece uyumayıp Bilgeyi izlemek gibi görevlerim vardı .Henüz coğrafi keşiflere çıkılmamıştı Bilgeden ayrılık kıtasal ayrılıktan daha etkiliydi .Bilge giderse ülke yok olurdu niketim .Doğa Bilgeyi kabullenemedi oksijene karşılık akciğerlerini aldı .
genç ya da geçkin, etine et gibi bakan açlığa günaydın. kedilere, delilere, yaşlılara, ergen gencin sağ cebine sıkıştırdığı eline, liseli kızın pileli eteğine, bugün yine yüzümdeki meymenetsizliğe günaydın. benim benimle bitmeyen derdime senin benimle bitmeyen derdine sonra da benim seninle bitmeyen derdime günaydın. bir çarşambaya
Yazık oldu. Şimdi yanımda olsaydı, böyle üşümezdim albayım
youtu.be/-4h7cxSpcUc Bakın! Ben bile ağlıyorum albayım. İmkânsızlık duvarının önünde ağlıyorum. Bu duvar beni çıldırtıyor albayım. Başımı, bu duvara vurup parçalamak istiyorum. Başım ağrıyor albayım; biraz yürümek, biraz kendime gelmek istiyorum. Şimdi ne olacak albayım? Bilge beni istemiyor diye onu göremeyecek miyim artık? Böyle şey
Bir japon bilgesi, çölde kumlar üzerinde oturmuş meditasyon halindedir… adamın biri, ona yaklaşır ve şöyle der: – beni öğrencin olarak kabul et. bilge, parmağıyla kumlar üzerinde düz bir çizgi çeker ve şöyle der: – kısalt! adam, avuçlarıyla çizginin yarısını siler. bilge der ki: – git, bir sene sonra tekrar gel. bir yıl geçer. bilge, yine bir çizgi çizer ve der ki: – kısalt! adam, bu kez çizginin yarısını avucu ve dirseğiyle kapatır. bilge, gene kabul etmez ve der ki: – git, gelecek sene gene gel. gelecek yıl olur. bilge, tekrar kumların üzerine bir çizgi çeker ve adamdan onu kısaltmasını ister. bu kez, adam der ki: – bilmiyorum. ve bilge’den cevabı kendisine söylemesini rica eder. bilge, çizginin yanına daha uzun bir çizgi çeker ve der ki: – şimdi kısaldı. bu hikaye, japon kültüründe ilerlemenin yolunu gösteren sırlardan biridir. düşmanlığa ve diğer insanlarla boğuşmana hiç gerek yok, çünkü olgunlaşıp ilerlemenle onlar kendiliğinden yenilgiye uğrarlar. (#alıntı)
Reklam
43 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.