Bakın! Ben bile ağlıyorum albayım. İmkânsızlık duvarının önünde ağlıyorum. Bu duvar beni çıldırtıyor albayım. Başımı, bu duvara vurup parçalamak istiyorum. Başım ağrıyor albayım; biraz yürümek, biraz kendime gelmek istiyorum. Şimdi ne olacak albayım? Bilge beni istemiyor diye onu göremeyecek miyim artık? Böyle şey olur mu? Biraz önce birlikteydim
Ahh be Hikmet sende tutunamadın Selim gibi. Oysa tutunmak için sebeplerin vardı. Niye böyle oldu albayım, ama sizler elinizden geleni yaptınız, kendisi tutunmak istemedi. Bazen tutunacak dalımızı kestiğimiz için hayata tutunamıyoruz.
Evet arkadaşlar
Tutunamayanlar değil. Aslında kitabın ismi tutunamayanlar 2 olabilirmiş gayette uyuyor. Kitap, roman tarzında en çok beğendiğim kitap olan tutunamayanlarla birlikte liderliği paylaşıyor artık. Sanırım yazarın diğer kitapları da bu liderliğe ortak olacaktır.
Gelelim kitaba. Kitabın içeriği hakkında çok bilgi vermeyeceğim. Kitap depresif bir kitap. Ana karakterimiz hepimizin hayatında olabilecek "maddiyat, aşk, aile, yalnızlık, eğitim ve Selim beyin yeğeni Ergun gibi" sorunlarla karşılaşıyor. Bu sorunlara çözüm aramak yerine içinde boğuluyor ve tutunamıyor. Yazarımız, ana karakterler dışında yan karakterlerin hayatlarından da bahsetmiş. Onun için okurken sindire sindire, kendinize vererek okumanızı öneririm yoksa bir anda "bu karakter hangi ara girdi" , "Ya şimdi Bilgeden bahsediyordu hangi ara Sevgi dahil oldu" olursunuz benden söylemesi.
Bu arada askerliğimi asteğmen olarak yaptığım için bu cümle beni güldürdü; "Bu asteğmenin rütbesi generalden de mi büyüktü yoksa albayım?" :)))
Okuyacak olanlara şimdiden keyifli okumalar.
On iki sene boyunca kaldığı Orfales kentinden onu doğduğu adaya geri götürecek olan gemi kıyıya yanaştığında, Tanrı'nın seçkin ve sevgili kulu El Mustafa için artık gitme vakti gelmiştir. Ancak Orfales halkının bu bilgeden son bir dileği vardır. Onun aşk, evlilik, ölüm, din, hukuk, özgürlük ve yaşam gibi pek çok konuya dair verdiği derin anlamlı yanıtlar, aynı zamanda modern çağın mistik ve spiritüel rehberi kabul edilen bir şaheserin de habercisi olacaktır.
Vermeye Dair
İstendiği zaman vermek iyidir ama ihtiyacı sezip istenmeden vermek daha iyidir.
Çalışmaya Dair
Ben de diyorum ki hayat gerçekten de karanlıktır ama içinizde bir tutku,bir dürtü yoksa eğer. Ve bilgi olmadıkça, kördür tüm tutkular ve dürtüler. Emek yoksa, bilgi de yaramaz işe Ve sevgi olmadan boşunadır tüm emekler.
Duaya dair
Sıkıntıdayken ve dara düşünce dua edersiniz hep; keşke sevinçlerinizin doruğundayken ve bolluk içinde yüzerken de dua edebilseniz.
Benim okumak için çok geç kaldığımı düşündüğüm bir eser.Çok kısa ama öyle dolu dolu ki her bir cümlesini tek tek düşünmek gerek. Kesinlikle herkese hitap edebilecek bir kitap. Beğeneceğinize adım kadar eminim desem abartmış olmam.
ErmişHalil Cibran · Süre Yayınevi · 201170,5bin okunma
Elfler iyice düşünmeden nasihat vermez pek çünkü nasihat bir bilgeden bir bilgeye verilecek olsa dahi tehlikeli bir armağandır ve her yol kötüye çıkabilir.
Elfler iyice düşünmeden nasihat vermez pek; çünkü nasihat, bir bilgeden bir bilgeye verilecek olsa dahi tehlikeli bir armağandır ve her yol kötüye çıkabilir.
(Bu yazı, kitaptan alıntılar içermektedir.)
"Bütün hayatımı kelimeler uğruna harcadım, içi boş kelimeler uğruna. Kelimelerin gerçek anlamlarını bilmeden onlarla oynadım. Oyunları da kelimelerin içinde tutukladım."(Tehlikeli Oyunlar, s.448)
“Tehlikeli Oyunlar”ı araya pek çok kitabı da sığdırarak ve uzun bir ara vererek tam 32 günde
Aşık Veysel’e sorarlar: “Dünyadan ne anladın?”
Aşık cevap verir: “Say ki koca bir pazar yeri dolandım. Üç metre bez aldım, gidiyorum.”
Ölümsüz bir isim, yazacak çok şeyi olan ve en iyi yazacak isimlerden biri.
Uzunca yaşamış ama ‘hayatı’ 102 sayfaya sığdırmış.
İtiraflarım dediğine bakmayın, anlattıkları, yaşadıkları, anlayana, vasiyet olacak