Ömrümün Defteri Böyle Kapansın
Bu iletimi değerli https://1000kitap.com/osmanyalciner ' e ithaf ediyorum. Bu fukara sadece edebiyat değil, sinema hastasıdır aynı zamanda. Dolayısıyla artistlerin de. Evini bilmediğim artist çok azdı bir zamanlar. Bayramlarda evlerini ziyaret eder el öperdik. Zeki Müren’e Cağaloğlu yokuşunda rastlamıştık. Arabasının önüne attık
rivayettir; derviş baba dağ başında tek başına oturmakta, zikretmekte, tefekkür etmekte imiş. bir adam gelmiş ve demiş ki "be hey derviş! burada bir başına ne yapmaktasın?" derviş baba usulca kaldırmış başını, adama bakmış ve cevaplamış "sen geldin, yalnız kaldım."
Reklam
Bir gün ermişlerden birine sormuşlar: “Sevginin sözünü edenler ile sevgiyi gerçekten yaşayanlar arasında ne fark vardır?”“Bakın göstereyim” demiş, ermiş.Bir sofra hazırlamış. Bu sofraya sevgiyi dilinden düşürmeyen ama dilden gönüle indirmeyen kişileri çağırmışlar. Hepsi yerlerine oturmuşlar.Derken, sıcak çorbalar ve arkasından da “derviş kaşığı” denilen bir metre boyunda kaşıklar gelmiş.Ermiş: “Bu kaşıkların sapının ucundan tutup öyle yiyeceksiniz” diye bir şart koşmuş. “Öyle kaşığın çukur kısmına yakın yerden tutmak yok.”“Peki” demişler ve çorbayı içmeye başlamışlar. Fakat o da ne? Kaşıklar uzun geldiğinden, sofradaki hiç kimse, çorbayı döküp saçmadan bir türlü ağzına götüremiyormuş. En sonunda, bakmışlar bu iş olmuyor, çorbadan vazgeçmişler. Öylece, aç aç kalkmışlar sofradan. Onlar sofradan kalktıktan sonra, ermiş: “Şimdi de sevgiyi gerçekten bilip yaşayanları çağıralım sofraya” demiş.Yüzleri aydınlık, gözleri sevgiyle gülümseyen insanlar oturmuş sofraya.Ermiş: “Buyrun bakalım” deyince de, her biri uzun saplı kaşığım çorbaya daldırıp karşısındaki kardeşine uzatıp içmişler çorbalarını. Böylece her biri diğerini doyurmuş olarak, şükür içinde sofradan kalkmışlar.“İşte” demiş ermiş. “Kim ki hayat sofrasında yalnız kendini görür ve doymayı düşünürse, o aç kalacaktır. Ve kim ki, kardeşini düşünür de doyurursa, o da kardeşi tarafından doyurulacaktır şüphesiz. Şunu da unutmayın ki hayat pazarında alan değil, her zaman veren kazançlıdır.”
31.05.2018 - Annekafası Anlatıyor
Allah aşkıyla yanan bir derviş, O'nun en değerli katında kendine yer edinebilmek için zikir çeker ve her saniyesini ibadet ederek geçirirmiş. Kendini bulma yolunda, gözleri kapalı ve çıplak ayaklarla yürüyen genç yanına yaklaştığında, bir şeyler sorup zamanını çalacak da daha az zikir çekecek diye çok sinirlenmiş ona. O'nun aşkıyla yanıp tutuşan,
"Şüphe insana güç verir derviş; say ki ceylan bedeninde bir aslandır." Bana"derviş"demiş," baba" dememişti. Kalbim bunca çarparken, her kelimem ağzımda titreyip dururken, yanan gözlerimin acısını bile unutmuşken, ona neredeyse sarılıverecekken, onu bulduğuma tam sevinmeye başlayacakken, bana "derviş" demiş, "baba" dememişti.
AŞKTIR AŞK... YANİ ÜÇ NOKTA...
Ah minel aşk… Ya da bir ihtimal daha var… O da ölmek mi dersin… Yook öyle değil… ölmek kolay… Ben senin için yaşamayı göze almışım cancağızım… De ki fare deliğinin önünde günlerce gözünü kırpmadan bekleyen kedi… Ya da daha yükseğe zıplamaktan başka kurtuluş çaresi olmayan şişedeki pire… Süleyman Aleyhisselam’ın insafına kaldığı için bir
Reklam
378 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.