"Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu!"
Şu kadar yıllık okuma ömrümde okuduğum en iyi tiyatro metinlerinden birisiydi Hamlet. Shakespeare'in ustalığının en üst noktaya çıktığı, kurgu ve dil bakımından yukarıya demir attığı bir kitaptı benim için.
Ağır bir dram gibi nakşedilse de çok ağır bir dramatiklik bulunmuyordu. Böyle söylenmesinin sebebini kitabın sonunda ne olacağını bilmeyen biz zavallıların ağzının ortasına röveşata çeken Shakespeare'e kızarak öğreniyoruz. Tahmin ettiğim birçok şeyin çıkmaması ve aslında şuan çok klişe gelen kral-kraliçe ilişkilerini tahmin edememek çok tuhafıma gitti. Ben daha genel ve klişelerle örülü bir metin beklesem de Hamlet, beni yanıltmayı başardı.
İçerisinde kendinize düstur belleyeceğiniz sözler de bulunan bu eser, yüzyıllar sonra etkisini hiçbir zaman yitirmemiş ve yitirmeyecek de anlaşılan. Herkes Romeo ve Juliet'i daha çok beğense de ben Hamlet'i daha çok sevdiğimi söylemeliyim. Hamlet karakteri, akıllı bir prensti fakat Romeo ve Juliet bunun tam tersiydi. Karakterler işleniş bakımından çok iyiydi ancak kişilik bakımından da böyle miydi, işte orası tartışılır. Kraliçe Gertrude ve Kral Claudius'un yaptığı kalleşlik kabul edilir gibi değildi ve en çok gıcık olduğum iki karakterdi kendileri.
Sabahattin Eyüboğlu çevirisi ile önümüze gelen bu kitabın diyalogları aslına uygun bir şekilde çevrilmişti. Uzun uzun okuduğum Hamlet forumları sayesinde bunu bilebiliyorum. Türkçe'ye bu kazanımı yapan herkese teşekkür ediyor, bir drama; aşk, nefret ve çarpık ilişkiler sığdıran koca yürekli Shakespeare'i saygıyla anıyorum.