Doktor raporu, deli olmadığımı sadece bir travma geçirdiğimi, bir müddet kalabalıklardan uzak kalıp kafami dinledigimde, bu geçici rahatsızlığı atlatabilecegimi söylüyor. Fakat geçici denilen bu durum bende kalıcı izler, davranış kalıpları bıraktı. Yeni bir dünyaya hazir olmalıyım.
“İki saattir bir kelimesini bile anlamadan okumaya çalıştığı kitabı elinden bıraktı. Bu iki saat içinde, hiçbir şey düşünmeden ıstırap çekmişti; o güne kadar yakından tanımadığı bir duygu olduğu için, uzak ve karanlık bir kelime seçmişti.”
Dağlar, sıra sıra dizilir. Hep kalabalıktır. Hep yan yana.
Aralarından geçip giden ırmaktır, yalnız olan..
Uçsuz bucaksız yalnızlığı yetmezmiş gibi bir de sırtına alır da taşır balıkları.
Dağ gibi, deriz gücü simgeler çünkü. Kimse ırmağın sözünü bile etmez.
Güçlü olan kalabalık olan mıdır, öylece duran mıdır?
Yoksa bir ırmak kadar yalnız, her şartta akmaya çalışan mıdır?
İzmit'ten.
Sabah tuvaleti geldiği için huzursuz bir şekilde uyandı. Gözlerini zorla açtı rahatsız bir şekilde mutsuzca etrafa bakındı. Gözkapakları açılmamak için direniyordu. Göz kapaklarını tekrardan kapatsa da tuvaleti göz kapaklarının kazanmasına izin vermeyecek kadar sıkıştırıyordu. Eli yastığın altına koyduğu telefonu aradı. Telefonu bulamayınca
Ölene kadar cevabını veremeyeceğim bir soru var içimde;
Her şeyi tek başıma yapmak zorunda kalmak beni büyüttü mü?
Yoksa içimde büyüyemeyen yaralı bir çocuk mu bıraktı?