UMUT VE ÇÖKÜŞ İÇ İÇE YAŞANIYOR
18 Nisan Çarşamba Berlin sürekli bombalanmakta, şehrin göğü kızıl renge bürünürken Başbakanlık binası da alev alev yanmaktadır. Sovyet birlikleriyse Berlin’e doğru süratle ilerlemeye devam etmektedirler. Hitler’in Propoganda Bakanı Goebbels’i bakanlığın merdivenlerinde yakalayan bir gazeteci Goebbels’in yanına sokuldu ve “Roosevelt öldü!” dedi.
İbrahim Amca ve Cadallah Kuran (Yaşanmış Hikâye)
Bu yaşanmış gerçek bir hikâye. Mısırlı bir dava adamı olan doktor Saffet Hicazi'den dinledim bir Tv kanalında... Kendisi de, olayın kahramanından bizzat dinlemiş. İbrahim Amca bir Türk. Fransa'da yaşıyor ve mütevazı bir bakkal dükkânı var, daha doğrusu küçük bir marketi... O'ndan alışveriş yapan bir sürü site sakini var dükkânının
Reklam
Her vakit dalında bülbüller ötmez Esince hazan yeli döker yaprakları Sanma ki bu güzel rüyalar bitmez Memleket bil gül verdiğin toprakları İnletir yeri göğü şu gariplerin figanı Çöllere düşmüş mecnun leylası için Taşır bir kavmi uzağa yorgun kağnı Ölüm var ölüm bu öfke bu kin niçin Varırsa bir gün yolun sıladan uzağa Kuş uçmaz diyarda bulursan kendini Misafir olursun belki bir viran bağa Evvel zaman içinde ararsan dengini Bir yolculuğun bileti o mermer taşlar Mükemmel bir düzende işler zaman Cömert bir pınardan dökülen yaşlar Çınlar kulaklarda okunan son roman Su gibi akıyor avuçlardan bak vakit Lakin yeşermiyor ki solmuş çiçekler Arsız insanoğlu hiç istemiyor tenkit Bir deftere yazılıyor bütün gerçekler. Ali Urcan
Döndüğün zaman koca bir çöp kutusu
Bazı defterleri çoktan kapatıyorsun. Bırakın defteri, deftere konu ana başlık, her neyse kıyısından geçmek ,selâm dahi vermek istemiyorsun... İnsan kendini dinlediği zaman değil, derin bir kayıtsızlığının içinde olduğu zaman kapı çalınıyor... Çünkü sadece kayıtsızsın ve konunun sahibine acıyorsun... Ve Yaratan sana öyle bir kapı açıyor ki, canı sağolsun diyorsun... ANCAK sen çoktan kapatıyorsun... Beklettiklerinin karşılığında, başka biri tarafından nokta konuveriliyor...
"Sokakta oynayan çocuk bilir, pencerede kendini bekleyenin, gecede, orada durduğunu. Dizi berelendiğinde, canı yandığında, dışarıda yapamadığında, sokaktan bıktığında, geri dönebileceği bir evin varlığını; o evin kapısının daha o çalmadan açılacağını, onu, orada, sıcak ve şefkatli bir göğsün bekleyeceğini, saçlarının okşanarak uyutulacağını, her şeyin unutulup, her şeyin yeniden başlayacağını bilir. Bunun bilgisi ve güveniyle, biraz daha uzaklaşır evden. İlkin az öteye gider, sonra biraz daha öteye, sokağın öteki ucuna kadar gider, diğer sokakların varlığına kadar uzanır. Oradan başka hayatlara geçer. Penceredeki gölgenin artık onu seçemeyeceği, kendisinin de artık pek seçilemeyeceği, bütün gölgelerin birbiri için silineceği yere kadar gider. Gölgeleri, birbirleri için tamamen silinene, birbirlerinin gözünde yitene kadar uzaklaşırlar."
" Sokakta oynayan çocuk bilir, pencerede kendini bekleyenin gece de orada durduğunu. Dizi berelendiğinde, canı yandığında, dışarıda yapamadığında, sokaktan bıktığında, geri dönebileceği bir evin varlığını; o evin kapısının daha o çalmadan açılacağını, onu, orada sıcak ve şefkatli bir göğsün bekleyeceğini, saçlarının okşanarak uyutulacağını, her şeyin unutulup, her şeyin yeniden başlayacağını bilir."
Sayfa 36 - Metis Yayıncılık
Reklam
358 öğeden 341 ile 350 arasındakiler gösteriliyor.