Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bu son ayrılık saatinde niçin hakikati saklamalı? Bu okumayacağın defteri ben senin için yazdım Kâmran. Evet, ne şöyledim, ne yazdımsa hep senin içindi. Yanlış, çok yanlış bir iş tuttuğumu bugün artık itiraf edeceğim. Ben her şeye rağmen seninle mesut olabilirdim. Evet, her şeye rağmen seviliyordum, sevildiğimi de bilmiyor değildim; fakat, bu bana kâfi gelmedi, istedim ki çok, pek çok sevileyim, kendi sevdiğim kadar değilse bile -çünkü buna imkân yok- ona yakın sevileyim. Bu kadar sevilmeye benim hakkım var mydi? Zannetmem, Kâmran. Ben küçük, cahil bir kizim. Sevmenin, kendini sevdirmenin de bir yolu var, değil mi Kâmran? Halbuki ben bunları hiç, hiç bilmiyordum. Senin Sarı Çiçeğin taş atmak için söylemiyorum Kâmran, inan bana, mademki seni mesut etti, ben hayalimde onunla barışıyorum- kim bilir ne kadar cazibeli bir kadındı? Kim bilir sana ne güzel şeyler söylüyor, ne güzel mektuplar yazabiliyordu? Ben, belki senin çocuklarına, çocuklarımıza iyi bir anne olacaktım Bu kadar.
Sayfa 479Kitabı okudu
Bu son ayrılık saatinde niçin hakikati saklamalı ? Bu okumayacağın defteri ben senin için yazdım Kamran. Evet, ne söyledim, ne yazdımsa hep senin içindi. Yanlış, çok yanlış bir iş tuttuğumu bugün artık itiraf edeceğim. Ben her şeye rağmen seninle mesut olabilirdim. Evet, her şeye rağmen seviliyordum, sevildiğimi de bilmiyor değildim; fakat bu bana kafi gelmedi, istedim ki çok, pek çok sevileyim, kendi sevdiğim kadar değilse bile -çünkü buna imkan yok- ona yakın sevileyim. Bu kadar sevilmeye benim hakkım var mıydı ? Zannetmem, Kamran. Ben küçük, cahil bir kızım. Sevmenin, kendini sevdirmenin de bir yolu var, değil mi Kamran ? Halbuki ben bunları hiç, hiç bilmiyordum. Senin Sarı Çiçeğin -taş atmak için söylemiyorum Kamran, inan bana, madem ki seni mesut etti, ben hayalimde onunla barışıyorum- kim bilir ne kadar cazibeli bir kadındı ? Kim bilir sana ne güzel şeyler söylüyor, ne güzel mektuplar yazabiliyordu ? Ben, belki senin çocuklarına, çocuklarımıza iyi bir anne olacaktım. Bu kadar.
Sayfa 479 - İnkılap Yayınları, Reşat Nuri Güntekin, Bütün Eserleri, ÇalıkuşuKitabı okudu
Reklam
Aynen öyle.
Sokakta oynayan çocuk bilir, pencerede kendini bekleyenin gece de orada durduğunu. dizi berelendiğinde, canı yandığında, dışarıda yapamadığında, sokaktan bıktığında, geri dönebileceği bir evin varlığını; o evin kapısının daha o çalmadan açılacağını, onu, orada sıcak ve şefkatli bir göğsün bekleyeceğini, saçlarının okşanarak uyutulacağını, her şeyin unutulup, her şeyin yeniden başlayacağını bilir.
336 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
14 günde okudu
"Bu kitap zihinsel hastalığı olan ve kendinde yardım alacak gücü bulanlara adanmıştır." psikiyatrist yazar Gary Small hastaların anılarını koruma konusunda yardımcı olurken, birçoğunun da unutmak istediği anıları olduğunu ve bu anıların ardında çözümlenmemiş psikolojik sorunlar, kişinin gerçeklikten kaçmasına neden olan aşılamamış
Bir Psikiyatristin Gizli Defteri
Bir Psikiyatristin Gizli DefteriGary Small · NTV Yayınları · 201630,3bin okunma
263 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Ayfer Tunç ile tanışmam
Suzan Defter
Suzan Defter
ile olmuştu. Resim yapmayı seven biri olarak, ne zaman bir müzede muhteşem bir sanat eseri ile göz göze gelsem “ asla büyük ustalar kadar iyi olamayacağım” diye geçiririm içimden. Ve yine yazmayı seven biri olarak Ayfer Tunç’un kalemi karşısında her seferinde aynı kırık duyguya kapılıyorum; asla büyük ustalar kadar
Kapak Kızı
Kapak KızıAyfer Tunç · Can Yayınları · 20147,4bin okunma
Sosyopat
Sosyopatlar, ya da psikiyatristlerin deyişiyle "antisosyal kişilikler" şahsi kazanç uğruna yaşam boyu aldatmaca sergilerler. Pişmanlık ve empatiden yoksundurlar ve başkalarını incitme ve kötü davranmayı rasyonelleştirmede sihirbaz gibidirler. İnsanlar genelde sosyopatların hırsız, cani veya katil gibi alışılmış suçlular olduğunu düşünür. Oysa zeki sosyopatlar bazen hiç yakalanmazlar ve büyük şirketlerin milyar dolarlık saadet zincirlerinin başına geçerler. Bir işte dikiş tutturamayan, uzun vadeli ilişki sürdüremeyen ve sonunda çoğunlukla kendini hapiste bulanlar genelde yeterince organize olmayı bilmeyen sosyopatlardır.
Sayfa 260Kitabı okudu
Reklam
Kalıt
Acım, beni bir gün, beni bir gün boğabilir Kalırsa bir çığlık benden kardeşler Koruyun, saklayın onu ne olur. Her insanın kendince bir tarihi vardı Bir seyir defteri, ağaca ahlan çentik belki Hani bir gün dönülür de bir şeyler anımsanır. Kimsesizim, dalsızım, duraksızım şimdi Yaşamla aramda çözülmedik ne kaldı? Bütün köprüler ahlmış, yollar
BEYAZ LÂLE Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez’den geçiyordu. Hava serin ve güzeldi. Ilık bir sonbahar güneşi, boş, çimensiz tarlaları, üzerinde henüz taze ve korkak izler duran geniş yolları parlatıyordu. Bu gelenler, gidenlere hiç benzemiyorlardı. Bunlar adeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü. Hepsinin tıraşları uzamış, yüzleri pis ve
YEŞİL RENKLİ NAMUS GAZI OPERASI «Hasan Âli Yücel, bu hikâyeyi oyun olarak yazmamı önermişti. Hikâyemi Yücel'in anısına adıyorum.» Uvertür Dünyanın tarihi iki milyar dörtyüz milyon yıllık deniliyor. Benim bitmemiş tarihim, şimdilik elli yıllık. Kelebeğin tarihi bir günlük. * Arkeologlar yeraltında yeni bir kent buldular. Bu kentte birçok
Kalbimizin derinliklerinde kendimizden bile sakladığımız anılar taşıyoruz hepimiz. Tozlu bir rafa kaldırınca o defter kapandı sanıyoruz. Yeri geliyor pişmanlık oluyor adı, yeri geliyor özlem ya da birine karşı duyulan derin bir sitem... Çünkü insan, sadece canını acıtan şeyleri gizlemek ister kendinden bile. Kaçamaz, kurtulamaz, ne yaparsa yapsın unutamaz. Benim de vardı kimselere bahsedemediğim anılarım. Yüreğime gömünce öldüğünü sandığım acılarım.. Ama ne var ki kalbe gömmek unutmak değilmiş meğer. Yok gibi davranmak yaşananları silip atmıyormuş insanın ömründen. Bir insan kendi hatıralarından ne zamana kadar kaçabilir ki? Asla... Kaçmak yerine kabulenmeyi öğrendim zamanla. Hayatta her şeyin mümkün olduğunu öğrendiğimde başladım kendimi sevmeye. Zaten kendini sevmediğin sürece bunu anlamayı başaramıyorsun. Meğer ne çok haksızlık etmişim kendime, ne çok kırmışım kendimi, yıpratmışım kalbimi yok yere. Hayatımdan çekip gidenlere boşu boşuna üzülüp durmuşum. Yeri gelince aşk da bitermiş,boşuna üzülüp durmuşum. Yeri gelince aşk da bitermiş, sevgi de dostluk da. Başka bir yere ait olmaya çalışınca olamıyormuşsun. Hani taş yerinde ağırmış ya, öyle işte. Herkes ait olduğu yere gitsin, artık kimseyi kayıptan saymıyorum. Kendime sadece kendim lazımım.
Reklam
Bu okumayacağın defteri ben senin için yazdım Kâmran. Evet, ne söyledim, ne yazdımsa hep senin içindi. Yanlış, çok yanlış bir iş tuttuğumu bugün artık itiraf edeceğim. Ben, her şeye rağmen seninle mesut olabilirdim. Evet, her şeye rağmen seviliyordum, sevildiğimi de bilmiyor değildim; fakat bu bana kâfi gelmedi, istedim ki çok, pek çok sevileyim, kendi sevdiğim kadar değilse bile -çünkü buna imkân yok- ona yakın sevileyim. Bu kadar sevilmeye benim hakkım var mıydı? Zannetmem Kâmran. Ben, küçük, cahil bir kızdım. Sevmenin, kendini sevdirmenin de bir yolu var, değil mi Kâmran? Halbuki ben bunları hiç, hiç bilmiyordum. Senin Sarı Çiçeğin -taş atmak için söylemiyorum Kâmran, inan bana, mademki seni mesut etti, ben hayalimde onunla barışıyorum- kim bilir ne kadar cazibeli bir kadındı? Kim bilir sana ne güzel şeyler söylüyor, ne güzel mektuplar yazabiliyordu? Ben, belki senin çocuklarına, çocuklarımıza iyi bir anne olacaktım. O kadar. Kâmran, ben, seni sevmesini, senden ayrıldıktan sonra öğrendim. Hatta yaptığım tecrübelerle, başkalarını sevmekle sanma sakın. Gönlümün içindeki derin, hazin, ümitsiz hayalini sevmekle...
Sayfa 384 - İnkılap KitabeviKitabı okudu
Sandal kıyıdan uzaklaşırken, kaçamak gözlerle köşke doğru baktı: Leyla şu pervazlardan hangisinin ardında ağlıyordu kim bilir? Yoksa gülüyor muydu? İyi ki gitti mi diyordu? Kendini bedensiz bir gölge gibi hissetti. (Gölgesi olmayan ölüyordu)Bir varmış, bir yokmuş…Yaşam, düş gibiydi gerçekten. Ama neden gerçeklik, insanı bu kadar derinden incitiyordu?
Sosyopatlar, ya da psikiyatristlerin deyişiyle “antisosyal kişilikler” şahsi kazanç uğruna yaşamboyu aldatmaca sergilerler. Pişmanlık ve empatiden yoksundurlar ve başkalarını incitme ve kötü davranmayı rasyonelleştirmede sihirbaz gibidirler. İnsanlar genelde sosyopatların hırsız, cani veya katil gibi alışılmış suçlular olduğunu düşünür. Oysa zeki sosyopatlar bazen hiç yakalanmazlar ve büyük şirketlerin, milyar dolarlık saadet zincirlerinin başına geçerler. Bir işte dikiş tutturamayan, uzun vadeli ilişki sürdüremeyen ve sonunda çoğunlukla kendini hapiste bulanlar, genelde yeterince organize olmayı bilmeyen sosyopatlardır.
Kedi Sevmeyenler Bir Gün İlla Ki Sevecek :))
İlgilendiğim kedilerden en çok sevdiğim ve benimsediğim ilk kedi. Bir kediyi seveceğime de hiç ihtimal vermemiştim -genelde ya köpekler ya da kediler tercih edilir, ikisi nadirdir- ama nasıl yaptıysa bağladı kendine. Ve vakit geçirince onu farklı şekilde çekmek hem eğlenceli hem de zevkli gelmeye başladı. Böyle bir şey ilkten dense gülüp
Sosyopatlar, ya da psikiyatristlerin deyişiyle “antisosyal kişilikler” şahsi kazanç uğruna yaşamboyu aldatmaca sergilerler. Pişmanlık ve empatiden yoksundurlar ve başkalarını incitme ve kötü davranmayı rasyonelleştirmede sihirbaz gibidirler. İnsanlar genelde sosyopatların hırsız, cani veya katil gibi alışılmış suçlular olduğunu düşünür. Oysa zeki sosyopatlar bazen hiç yakalanmazlar ve büyük şirketlerin, milyar dolarlık saadet zincirlerinin başına geçerler. Bir işte dikiş tutturamayan, uzun vadeli ilişki sürdüremeyen ve sonunda çoğunlukla kendini hapiste bulanlar, genelde yeterince organize olmayı bilmeyen sosyopatlardır.
508 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.