"Elbette hepimiz her anı ona borçluyuz, Elbette o olmasa hiçbirimiz bulunduğumuz yerde değildik ve tabii ki dünyaya bir daha Atatürk gibisi gelmez."
Sayfa 207 - Doğan KitapKitabı okudu
Çoğu istismar mağduru çocuk"Acaba ben mi yanlış anladım?"diye düşünebiliyor. Kim karıştırıyor bu çocukların kafasını, diye düşü­ nebilirsiniz. Maalesef oluyor. Mesela çocuk annesi tarafından da çok suçlanıyor: "Ocağımızı yıktın, bize kim bakacak, ortada kaldık, baban senin yüzünden hapse gitti"gibi karanlık vicdanlı cümleler, çocuğun hemen ifadesini değiştirmesine sebep olabiliyor. Baba bu suçu işledi diye çocuk hemen koruma altına alınıp yurda gönderilmiyor. Savcılık kararıyla, eğer ona sahip çıkacağına inanılan aile bireyleri varsa on­ ların yanına gönderiliyor. Fakat çocuklarla birebir konuşan adli psi­kolog ve sosyal hizmet uzmanı, "Bu kez de, evinde başka müdaha­le edenler ortaya çıkabiliyor"diyorlar. Çocukların tehdit sonucunda susturulduğu da oluyor. Mesela, "Bunu kimseye söylersen annen se­ni döver, öldürür, seni bir daha sevmezler" gibi şeyler söylenebiliyor. Dolayısıyla çocuk, ben suçluyum ve bunların sonucunda bana bir şey olacak, gibi düşüncelerle de polise gelebiliyor.
Reklam
Bazen yalnızlık her şeyi öyle seyreltir ki, duru bir bakışla görüp seçiverir insan kendine benzeyeni. Sonra ona sarılır ve bir daha asla bırakmak istemez. Bence o masada bize olan buydu.
Sayfa 21
Bu sahil yolu benim kendim olduğum tek yerdi. Huzuru, kendime doğru yaptığım bu yürüyüş yolunda bulurdum.Bu yolda kendimle karşılaşıncaya kadar ilerler, bulduğumda ise yıllardır görmediğim bir yakınımı görmüş gibi ona sarılır, dertlerle dolu evime gülümseyişlerimle dönerdim.
Sayfa 58
Mısıroğlu Ailesinin İngiltere'ye Gurbet Seyahati
Diğer taraftan cebimde beş kuruş para kalmamıştı. Çoluk çocuk Ingiltere'ye nasıl gidecektik. Allah'a sığındım ve nazim geçen birisinden 1.500 mark borç para aldım. Hanım, araba kullanmayı biliyordu. Selman'ı mektebe getirip gölür- mek için bunu İstanbul'da öğrenmişti. Sebil büromuza aid yeni sayılabilecek - durumumuzun iyi olduğu zamanlardan kalma - bir 230 Mercedes'imiz vardı. Hep birlikte ona dolduk ve Ingiltere'ye gitmek üzere yola koyulduk. 1981 yılının Eylül ayının 17'sinde Belçika'nın Oostende Şehri'nden arabalı vapura binip, Ingiltere'de Dover limanında karaya çıktık. - Gurbet İçinde Gurbet, Sayfa 62 (Kadir Mısıroğlu)
Sayfa 62 - Sebil Yayınevi - Müellifi: Kadir MısıroğluKitabı okuyor
Demek oluyor ki, “insan gerçeği” iki veçhelidir. O, hay­vandan daha aşağı düşebileceği gibi melekten üstün bir mevkie de yükselebilir. Bu, hayvandan aşağı düşmek, yani Kur’ânî tâbirle "belhum edall" olmak, nefs hâkimiyetinde yaşamasının bir sonucu olduğu gibi meleklerden daha üstün bir mevkî İhraz etmekte ona (r.efse) hâkimiyet suretiyle elde edilebilir. Bu iki, sükût ve îtilâ noktası arasındaki azîm fark, “nefs” denilen canavarın ne müthiş bir düşman olduğunu göstermektedir. Öyle olmasa nefse galibiyet “melekten üstün bir derece ile taltîfi” gerektirmezdi.
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.