KÜLTÜR BAKANI’NIN RESMİ YAZISINA AÇIK CEVAP
20 Eylül 1971 tarihiyle Kültür Bakanı Talât S. Halman’dan resmî bir yazı aldım. Basılı olan ve başkalarına da gönderilmiş bulunan yazı aynen şöyledir:
Sayın Nihâl Atsız;
Kültür Bakanlığının yayın programından ilki, kültür eserleri konusunda üç yeni diziyle başlatılacak, bu dizileri, çeşitli kültür ve
TÜRK TARİHİ ARAŞTIRMALARI
20 Eylül 1971 tarihiyle Kültür Bakanı Talât S. Halman’dan resmî bir yazı aldım. Basılı olan ve başkalarına da gönderilmiş bulunan yazı aynen şöyledir:
Sayın Nihâl Atsız,
Kültür Bakanlığının yayın programından ilki, kültür eserleri konusunda üç yeni diziyle başlatılacak, bu dizileri, çeşitli kültür ve sanat dallarında
Hepsinden çok profesörün işi bitikti. Halbuki o, kahraman da geçinirdi. Hatta daha o sabah derste Sokrat’ın hayatı nasıl istihkar ettiğini anlatırken gerçek bir filozof için bunun hiç de güç olmadığını ve nitekim kendisinin de onun gibi ölümü tebessümle karşılayabileceğini söylemiş, işin tuhafı sözlerine talebeleri kadar kendini de inandırmıştı.
Bilgi bir ürün olarak algılandığında, onun kendi kültürel ve entelektüel kökeniyle olan ilişkisi belirsiz bir hale gelir. Bilgi, giderek insani bir entelektüel çalışmadan çok teknik bir sürecin ürünüymüş gibi görülmektedir. Bu nedenledir ki post-modernist olan Jean-François Lyotard, 'profesörün ölmekte olduğunu' dile getirmektedir. Lyotard, profesörün, 'bir takım yerleşik bilgileri aktaran hafıza bankaları ağından daha yetkin olmadıklarını' kaydeder. Sık sık 'yazarın ölümü'nden, 'kitabın ölümü'nden veya 'konunun ölümü'nden bahsetmenin oldukça moda olduğu bir zamanda, bilgi ile onun entelektüel kökeni arasındaki ilişki, giderek daha silik bir hal almaktadır.
Ders başlamıştı. Profesör öğrencilerin bulunduğu yöne doğru döndü ve kendinden emin bir ses tonuyla sordu:
"Redif ne demek bileniniz var mı?"
Amfideki öğrenciler soran gözlerle birbirlerine bakmaya başladılar. Profesörse öğrencileri izliyordu.
"Aranızda bileniniz yok mu?"
Öğrencilerden biri arka sıralardan