Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Bartleby

Sabitlenmiş gönderi
Fakat, Allah kahretsin, insan anlatmak istiyor albayım; böyle budalaca bir özleme kapılıyor. Bir yandan da hiç konuşmak istemiyor. Tıpkı oyunlardaki gibi çelişik duyguların altında eziliyor. Fakat benim de sevmeğe hakkım yok mu albayım? Yok. Peki albayım. Ben de susarım o zaman. Gecekondumda oturur, anlaşılmayı beklerim. Fakat albayım, adresimi bilmeden beni nasıl bulup anlayacaklar? Sorarım size: Nasıl? Kim bilecek benim insanlardan kaçtığımı? Ben ölmek istiyorum sayın albayım, ölmek. Bir yandan da göz ucuyla ölümümün nasıl karşılanacağını seyretmek istiyorum. Tehlikeli oyunlar oynamak istiyor insan; bir yandan da kılına zarar gelsin istemiyor. Küçük oyunlar istemiyorum albayım.
Sayfa 259Kitabı okudu
Reklam

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Evde, işte ve sokakta yiten bü­tünlüğü, romanlarda buluyordu.
Yalnızlığa gömülen herkes gibi o da sonu iyi biten romanları seviyordu.
Reklam
Her sabah aynada daha çok seveceği bir yüz görme umuduyla uyanı­yordu.
Çocukluğundan söz ederken, eskiden hayatın bu kadar hızlı değişmediğini söylüyordu. O zamanlar, diyordu , yenilikler yavaş gelirdi. Hayatımıza alış­tıra alıştıra dahil olurdu. Yenilikler bizi heyecanlandırır, ama şaşırtmazdı. Ertesi gün neyle karşılaşacağımızı bilir­dik. Şimdi öyle mi? Yenilikler süratle geliyor, yine aynı sü­ratle gidiyor. Eskimeye olanak bulamadan hayatımızdan si­liniyor. Ardında ne iz ne anı bırakıyor. Biz bir yeniliğe ayak uyduramadan, yerini bir diğeri alıyor. Oysa insanın bir sı­nırı var. Kaplumbağadan hızlı yürür, tavşandan yavaş ko­şarız. Zihnimizin ve duygularımızın da sınırı var. Gelenek­lerin önünde gider, yeniliklerin ardında kalırız. Bu denge­yi zorlayan değişim, içimizdeki teraziyi kırıyor.
" Çok geç." Ne için geç olduğunu kendisi biliyor muydu?
Doğa yalan söylemezdi. Gün ile gece, doğum ile ölüm, deprem ile fırtına gerçekti. İstanbul, gerçeği doğadan öğren­di, ama yalanı kendisi yarattı. Göz boyamayı, yüz değiştir­meyi ve hafızayla oynamayı yarattı. Herkesi kendisine bağla­dı ve sabah uyandığında eski sevgilisini koynunda bulacağı­na inanan sarhoşlar yarattı. Zenginlerin hak ederek para ka­zandığına inanan yoksullar yarattı. Bol bol umut saçtı. Kal­bi kırıklar elbet gün yüzü görecekti. İşsizler de bir gün eve ekmek ve etle dönecekti. Yalnızlığı gizlemek için ışıklı vit­rinler yarattı. Tanrı'nın yokluğuyla yetinmek yerine kendisi Tanrı olmak isteyen akıl yarattı. Ten kokusunu çoğaltan İs­tanbul, sürekli vaatte bulunan ama uzakta duran sevgili gibiydi. En iyi yalanlar ondaydı. Ona inanmaya can atan kadın ve erkekler yarattı.
8,5bin öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.