Yahudi Avukat Şahota
Kahire’de Avukat Şahota ve ailesi ile dostluğumuzu ilerletmiştik. Her şey kendiliğinden gelişmişti. Mısır hükümetinin masraflarını karşıladığı otelin restoranı yerine çoğunlukla onlarda yiyorduk yemeklerimizi. Konferansta oturumlar arasında süre olduğu zaman onlara gidiyor, bir iki saat dinleniyordun. Çok fazla tanımasan da, cana yakın bulduğun,
Matem içinde iki sene geçti. Tulu, hükümet naibi olarak Karakurum’da ikamet ediyordu. Fakat süresi sona erdiğinden, Cengiz Han’ın arzusuna uygun olarak yeni bir hakan, bir imparator seçmek için, prensler ve kumandanlar Gobi’ye döndüler. Cengiz Han’ın isteğine uyup, miraslarına sahip çıkarak reislerinin kralları haline geldiler. Şimdi Han’ın en
Reklam
“Sanma ki dert sadece sende var. Sendeki derdi nimet sayan da var” demiş Mevlana Hazretleri. Bence çok da güzel demiş. Çünkü biz insanlar bizlere verilenlerle yetine- meyen her zaman daha fazlasını isteyen, arzulayan varlıklarız. Oysa biraz genelleme yapsak belki de hiç olmadığı kadar şükredeceğiz halimize ve sıkıntımız kendiliğinden ortadan kalkmış olacak. Mesela kendimizi beğenmiyor olabiliriz. Oysa gözleri görmediği için kendini ölene kadar göremeyen insanlar var. Düşünüp, şükretmeyi bilmeliyiz. Fakir olmamız mı sıkıntı? Ben bu satırları yazarken bile açlıktan ölen binlerce insan var. (Abartı olduğunu düşünebilirsin her gün 400 milyon insan aç yatıyor.) Ve belki de sorun sevgilinin seni terk etmesidir. Hiç düşündün mü annesiz, babasız ve kardeşsiz kısaca kimsesiz yaşamak zorunda olan insanlar var. Onların yerinde olsak daha mı iyi olurdu. Ben hiç istemezdim doğrusu. Bu yüzden boş ver giden gitsin biz kalanlara şükredelim…
Ümitsizlik içinde olan bir dostum var. Çok yakında kendisini öldürmesinden korkuyorum. Bu benim için çok büyük bir kayıp olur; gerçekleşmesi bir trajedi olacak bu durumdan biraz da ben sorumlu olacağım. Yine de buna dayanıp üstesinden gelebilirim. Fakat...” -Breuer’e doğru eğilerek daha yumuşak bir ses tonuyla- “bu kayıp benimle ilgili bir kayıp olmanın da ötesine geçebilir: Bu adamın ölümü sizin için, Avrupa kültürü için, hepimiz için çok ciddi sonuçlar doğurabilir. Bana inanın.” Breuer, “Biraz abartıyor olmalısınız Frâulein,” diyecek oldu, ama kendini tuttu. Onun, kadınlığa adım atmakta olan herhangi bir genç kızda abartı olarak nitelenebilecek bu çıkışında ciddiye alınması gereken bir şeyler vardı. Kızın samimiyeti, coşkun inancı karşı konulacak gibi değildi. “Bu adam, yani dostunuz kimdir acaba? Ben tanıyor muyum?” “Henüz tanımıyorsunuz! Fakat zamanla onu hepimiz tanıyacağız. Adı Friedrich Nietzsche.
Gözlerimizin ve kalplerimizin yerinden sökülüp atılmak için varolduğu söylenebilir mi ? Yine de bu kötü bir şey değil, belki biraz abartı var ama aslında her şey abartılı, abartılamayacak olan tek şey ise özlemdir. Özlemek büyük bir gerçekliktir ama özlemdeki gerçeklik de tam bir gerçeklik değil, diğer her şeyde olduğu gibi abartılı ve yalan bir gerçekliktir. Bu sana saçma ve anlamsız bir görünebilir ama doğru olan bu.
Sayfa 300Kitabı okudu
15 öğeden 11 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.