Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Birgül

Birgül
@birgllartk
Mimarlık
14 Ocak
53 okur puanı
Mayıs 2021 tarihinde katıldı
'Hangi yıldızlardan düşüp birbirimizi bulduk biz?'
Reklam
"Ben, iki insanın daha yüce hakikati bulmak için bir ihtirası paylaştığı bir aşk düşünüyorum. Belki de buna aşk dememek gerek. Belki de dostluk demek daha doğru."
... Ne de olsa, sağlıklı akıl sahibi olanlar, kötülükler karşısında sessiz kalır ya da dava açarlardı. Gidip de insanlara ateş etmezlerdi!

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Nereden bilebilirdi insanoğlu? Varlığının sonuçlarını. Hepsinin de yanıtı aynıydı: Hiçbir yerden... Belki de bu sayede hayat devam ediyordu. Kimse, neye neden olduğunu önceden bilemediği için...
Reklam
İçimiz bir çöplük gibi ..
Herkesin öyle bir hikayesi yok muydu? Başlayıp da bitiremediği. Çünkü kimsenin dinlemediği ... İçine atmak, diye bir şey varken, anlatmaya ne gerek vardı?
Aklıma Loraks filmi geldi ...
"Sevgili anna, en güvendiğin insanlardan kötülük görüp üzülmen güçsüz biri olduğun anlamına gelmez. Fizik kurallarına göre sırtını dayadığın bir nesne birdenbire giderse sen de o yöne doğru devrilirsin. Yani bunun güçsüzlükle alakası yok."
"O işte! Türkiye'nin Ruhu! Adı bile güzel! Ama bak, sonra ne oldu? Türkiye'nin ruhu mu kaldı? Sattı Türkiye ruhunu! Hem de yıllar önce sattı. Hem de bir pezevenk gibi sattı! Anlayacağın, bir orospu parasına gitti memleketin ruhu! ... "
Kaç dua yeterdi ... sonsuz uykuya ?
Dünya üzerinde hayatta kalan son insan kadar ölü görmüştü. Belki de bu yüzden yok olup gitmekten korkmuyordu. Var olmaktan yeterince korktuğu için ...
Beni bir gün unutacaksan, bir gün bırakıp gideceksen, boşuna yorma derdi; boş yere mağaramdan çıkarma beni. Alışkanlıklarımı özellikle yalnızlığa alışkanlığımı kaybettirme boşuna.
Reklam
Kimse, bir iz bırakmadan kaybolmaya cesaret edemiyordu. Dünyadan gelip geçtiklerine birilerinin tanıklık etmesi şarttı. Varlıklarını süslemek için.
Bu kaçıncı hüzün vagonu ?
Başını kaldırıp gökyüzüne baktı. Orada her kimi görüyorsa, o da anladı. Derda'yı ne kadar hayal kırıklığına uğrattığını. Kim bilir kaçıncı kez?
"Bu sokakta da bir iki küçük mezarlık olsaydı, her gün işimize giderken ölülerle selamlaşsaydık ... "
Ama dediği gibi, ölene kadar oradaydı. Hatta öldükten sonra bile ... Orada ... Daima ... Gökyüzü ya da başka boyutların görünmez bir katmanında, yan yana, iç içe, iyilik ve adı konmamış bir huzurla harçlanmış biçimde ... Bilmekten öte hissetmekle gidilen bir yerde. Enstrümanların adı bilinmese de, hayatta ilk kez duyulan klasik müzikten sulanan gözlerin yağmur damlası olup ışığı yedi renge böldüğü bir yerde ... Cehalet ve bilgeliğin hiçbir anlam ifade etmediği bir yerde ... Oğuz Atay nerede duruyorsa, orada ... Tutunamayıp nereye düştüyse orada ... Belki de düşmeyip yerçekiminden muaf olduğunu fark ettiği anda ... Tutunarak değil, uçuşarak gittiği yerde ...
110 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.