Dostoyevski bazı şeylerin arkadaşlar dışında kimseye söylenmeyeceğini; bazı şeylerin arkadaşlara bile söylenmeyeceğini, bazı şeyleriyse insanın kendi ne bile söylemediğini söylüyor!
Tolstoy'a göre kadın, salt çocuk doğurmak içindir.
Nietzsche'ye göre ise kadın doğası gereği kötü ve vahşidir.
Çok okunan bazı yazar ve filozofların kadınlar hakkındaki görüşleri ne yazık ki hastalıklıdır.
"dönemleri öyleydi, o yüzden böyle düşünmüşler" şeklindeki bakış açısı da baştan yanlış. çünkü aynı dönemlerde yaşamış john stuart mill, friedrich engels ve thomas thorild gibi filozoflar bizzat kadın haklarını savunmuş, bu konuda düşünceler üretmişler. bu yüzden tolstoy, nietzsche ve benzeri yazarların kendi hayatlarında kadınlarla ilgili yaşadıkları sorunları bütüne yaymaları çok anlamsız
Züleyha Özgenç iki cins arasındaki farklılıklar, kişilerin söylemlerini aşağılamaya vardıyorsa erkek veya kadın olmaksızın zamanın ruhu öyleydi ama açıklaması akla yatkın görünmüyor. Herkes kendi kapı aralığından dünyayı seyrediyor, bu yazarlar da anlaşılan kadınlarla ilgili nahoş şeyler yaşamışlar. Evet kendi münferit olaylarında o kadınların kötü olduğuna kanaat getirmiş olabilirler, toplumlarında bir çok kadın da böyle olabilir ama buradan çıkarımla böyle büyük cümleler kurmak 🤷♀️ birilerine anlayış göstereceksem hakkımı bu yazarların bu fiillerine kullanmayacağım şahsen
YouTube kitap kanalımdaki Azerbaycan edebiyatı videosunda bu muhteşem kitabı önerdim: ytbe.one/FM7RoOXGSok
Hayatımda ilk kez Azerbaycan edebiyatı okuyorum ve bana başlıktaki cümleyi kurduran muhteşem bir kitap önermek istiyorum bugün size: Beş Katlı Evin Altıncı Katı.
Hayatınızda hiç Anar Rızayev diye bir yazar duydunuz mu? Açıkçası ben
Bu kitapla ilgili alıntılarını çok beğenerek kitabı araştırdım ama kitap yok piyasada ilginç. Böyle güzelim eserlerin popüler kültürün gölgesinde kalması üzse de zaten biraz da güzele ulaşmanın zorluğu değil midir onu anlamlı kılan diyerek kendimi avutuyorum :) İkinci elini ancak bulabildim nadir kitaptan, tam da bu yorumu girerken kargo kapıyı çaldı. Ve mutlu son :) Teşekkürler yazarla tanışmama vesile olduğun için.
Yazarın okuduğum ilk kitabıydı. Okuyalı epey zaman oldu. Açıkçası bu kitabı incelemek isteği bu sitedeki incelemeleri okuyunca oluştu. İnceleyenlerin birçoğu uzun uzun açıklamak, örnekler vermek, neden desteklediğini anlatmak yerine adeta Muazzez Hanım’ın fanı gibi okunmalı, mükemmel şeklinde yorumlar yapıyor. O kadar garip, şişirilmiş inceleme
İnsan kendi doğrusunu kendi zihniyle, kalbiyle bulacaktır nihayetinde. Burada kimsenin görüşlerini yargılamak haddime değil fakat naçizane dile getirmek istediklerim var. Yorumlara baktığımda tamamen bakış açımıza, mevcut inançlarımıza göre değerlendirdiğimizi gördüm. Peki kitaba nötr bir şekilde yaklaştığımızda harika bir akademik bir kaynaktır diyebilir miyiz? Bence sorulması gereken soru bu. Evet Muazzez İlmiye Çığ' ın çalışmalarına müteşekkiriz. Ama bu onun her yorumunu alıp kabullenmemiz gerektiği anlamına gelmiyor. Siz hiç ''Bir yerde okumuştum'' kullanımı geçen yüksek lisans tezi bile gördünüz mü? Göremeyiz çünkü hocalarımızdan geri döner, göremeyiz çünkü bilimsel ve akademik kaynak olmaktan çıkar. Bunu bir yüksek lisans öğrencisi yapamazken, isim olarak yer etmiş bir kişi yaptığında kabul edebilmemiz bir tarih öğretmeni olarak söylüyorum objektif bir bakış açısı asla değil. Her zaman sorgulamak gerektiğini savunan, hatta hayata bakış açılarını sorgulamaya borçlu insanlar neden onların görüşlerini destekleyen bir şey sorgulandığında rahatsız oluyorlar? Doğru varsa bir yerde onu bulmamızı bekliyorsa, bizler ne kadar sorgularsak sorgulayalım ona ulaşacağız. Doğrunun korkusu yok. Bırakalım herkes gönlünce sorgulasın.