Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Peki ya erkekler? Kadınlar köleleşirken, ikincilleşirken, geriliklere mahkûm edilirken, erkekler pirüpak kalıyor? Ya da kadın sorunu, sadece "kadınların" sorunu mudur?
“Kahrın, bulunmaz ve yaratılmaz güzelliğin, dost ve kahraman ve çırılçıplak samimiliğin, büyüklüğün, namluların yivlerinde fışkıran güller, birer nilüfer dizisi olmuş prangalar… Bu acayip kaos karanlığında, biz ikimiz! İki müthiş hasret, iki parça can… Canım ne güzel kızsın sen! Ne yiğit dost. Tam kötülemişken, yakışıksız naneler düşünürken çıkar gelirsin. Yalancısın da. Kurban olayım o huyuna… Ulan İsa mısın ne? Severim oysa onu ama senin halın başka… Ah, çok zalimlik ettin çok…”
Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
“Biz hastalarımıza deli demeyiz.” Bilirdi ne dediğinizi Veysel. Şizofren… Peh peh peh… Manik… Paranoyak… Ne çağdaş bir yaklaşım. Manyak… Bre aman! Ne hoş! İyi ki de deli demiyordunuz yani. Neydi bizim oğlanın durumu? Astırı fıstırılı melankoli… “Stuporlu melankoli deniyor o duruma.” “Hı hı… Tabii… Bak doğrusunu bi söyledin, hemen iyileşti oğlan.” Aslanım bu bir hastaya yeni bir kalp naklettiği zaman onu iyileştirmiş olmazdı, tamam mı; sadece yeni bir kalp nakletmiş olurdu. Hattâ iyi hissettirmiş bile olmazdı. İyi hissedip hissetmemek o hastanın bileceği işti… Ona kendini iyi hissettirip hissettirmemek de kalbin. Bunu anlamak bu kadar zor muydu lan? “Mesela seni ele alalım…” Senin birinin hayatına girmen, onu iyileştirmen veya kötüleştirmen demek değildi; onun hayatına girmen demekti. O kadar yavrucuğum, o kadar! Hepsi o. Mutlu veya mutsuz olmaya o karar verirdi, hayatına girdiğin insan. Kendi mutluluğuna da sen karar verirdin.
Sayfa 387
"İnsanlar zalim ve adaletsiz kişilere karşı hep nazik ve itaatkar olursa kötüler bunu kullanır, hiçbir şeyden çekinmezler ve bu yüzden de değişmek bir tarafa ,gittikçe daha kötüleşirler.Sebepsiz yere birisi bize vurursa, karşılığında biz daha sert vurmalıyız; kesinlikle böyle yapmamız lazım,bize vuran insana bir daha bunu asla yapmamasını öğretecek kadar şiddetle karşılık vermeliyiz."
Sayfa 84 - Can Yayınları/Jane EyreKitabı okuyor
Bu acayip kaos karanlığında, biz ikimiz! İki müthiş hasret, iki parça can… Canım ne güzel kızsın sen! Ne yiğit dost. Tam kötülemişken, yakışıksız naneler düşünürken çıkar gelirsin. Yalancısın da. Kurban olayım o huyuna… Ulan İsa’mısın ne? Severim oysa onu ama senin halın başka…
Aile içi şiddetle karşı karşıya gelmiş herkes bu ''bağımlılığı'' bilir. Şiddete maruz kalmış kadınlar için yıllarca bir sığınma evi yönettim ve hayatımdaki en zorlayıcı deneyim oldu. Oradaki çalışanlar (kurtarıcılar) kurbanların kocalarından ya da sevgililerinden (zorbalardan) kaçmasına yardım ederdi. Kadın ve çocuklarını gizli
Reklam
Şunu görmeliyiz ki konuştuğumuz o kişinin yaptığı çirkin davranış değil, içimizdeki çirkin düşüncedir. İçimizin kirliliğidir. Biz birini kötülerken her ne kadar kendimizi haklı görsek de içimizdeki çirkin karakteri, çirkin dil hazinemizi ortaya döküyoruz.
Sayfa 188Kitabı okudu
Gökyüzüne baktım. Renklerin oynaşmasına. Gündoğumu karanlığa gömülürken, günbatımı "yangın olur biz yangına gideriz" neşesinde idi. Üflesen dağılacak kadar nazenin, incecik, tül parçası bulutlar; yangın ışıkları ile gökyüzüne nakşedilmiş idiler. "Akşamı süzme deniz! / Renginden gözüm yandı" şeklinde salınır idiler. Nitekim bir esinti ile şekil şemailleri değişti. Adeta "failatün mefaülün" yazdılar. Gökyüzü yazıyı usul usul emdi, ışık koyulaşırken "fail ile mevta" şekline dönüştüler.
17 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.