Antoine de Saint-Exupery "İnsanların Gezegeni" adlı öyküsünde anlatıyor: Uçağı bir grup bedeviyi Sahra'dan Viktoria Şelalesi'ne ulaştırıyor. Çöl çocukları büyülenmiş gibi şelaleye bakıyorlar. Bir saat bakıyor, bir gün bakıyorlar. Şelale önünde bağdaş kurup sabırla bekliyorlar. Uzun uzun oturuyor, suyun tükeneceği zamanı merakla bekliyorlar. Bunlara göre su, her zaman az olan ve hemen tükenen bir nesnedir. Bedevilere şelalenin on bin yıllık tarihi olduğunu, boşuna beklediklerini söylüyorlar. Bedevilerin en yaşlısı bunu anlayınca, ellerini kaldırıp göklere sesleniyor: "Hey koca şelaleyi yaratan Allah! Ne kadar da yücesin! Ama çölü de sen yarattın! Ne günahımız vardı ki bize böylesine gaddarca davrandın?"
Bir sihir defteri ile geldim, sihir deyince aklınıza farklı şeyler gelmesin sihir bizim içimizde hatta ruhumuzda
Kendi Sihrini bulma Defteri,
melisa defterin bir kısmında yazdıkları ile bizi yönlendirse de büyük kısmını bu yönlendirmeler ile bizim doldurmamızı istiyor. Ve bize ilk sayfadan Büyülü Ruh diye sesleniyor. Büyülü ruh diye seslenmesinin sebebi, ruhunuza iyi gelecek olumlamalar ve farkındalık egzersizleri ile bizi bir keşfe davet ediyor bir cok ritüele yönlendiriyor. Bu süreçte sihri hisset büyüyü keşfet diyor. Defterin her sayfası kendimize içsel keşif gibi..
Kendini sevmeye guvenmeye yönelik olumlamalarin bilinç altını beslediği, iyi geldigi düşünülüyor. Keza bu şekilde bir cok hedefimize ulaşabileceğimiz de. Yazar defterde önemli olanin ictenlikle inanarak yapmak oldugunu ifade etmiş olumlamalardan birini hepimiz için seçtim.
"Sağlığım ve bedenim için şükran duyuyorum. Her gün sağlıklı seçimler yapıyor, vücudumu besliyor ve kendime iyi bakıyorum"
Sizce de denemeye değmez mi
@ceresyayinlari
"Çünkü bu bize içsel bir şekilde çarpıcı geliyor. En kötü korkularımıza sesleniyor. Kaçımız ölmediğimiz hâlde öldü sanılıp kazayla gömülmekten korkarız? Bu geçmişte birkaç kez oldu.."